14 Eylül 2015 Pazartesi

Kurtlarla Koşan Kadınlar



Kurtlarla Koşan Kadınlar'i okumaya önce Almanca'sindan basladim, sonra kitabi gönderen bir arkadas sayesinde Türkce'sinden devam ettim. Önce internet üzerinden bir grupla okuyordum, o yüzden önemliydi Türkce'sinden senkronize gitmek. Fakat sonra grubu kaplayan yaz rehaveti beni de ele gecirirse kitabi hic bitiremeyecegimi sandim :) Kendi kurdumun pesinden kosup ona yetissem iyi olacak dedim :)

Uzun ve ince detayli, dikkatle okunmasi gereken bir kitap aslinda. Daha coook tekrar veya aradan okurum diyerek ilk okumayi hizlica bitirdim.

Karisik duygular icindeyim :)

Bu kitabi uygarlik, hanimefendilik, terbiyeyi savunan satirlarin aralarinda gezen babaerkile karsi savunmak istiyorum.

Bu kitabi orman, dolunay, uluma, el ele cember ritüellerine indirgemekle yalayip yuttugunu ve sindirdigini sanan sözde anaerkile karsi da savunmak istiyorum.

Ve bu kitaba karsi "bir yerlerde yazilmis olmali" dedirten ama kimin tarafindan, nerede , ne zaman, hangi isim altinda yazildigini bilmedigim "Kurtlarla Kosan Adamlar" kitabini savunmak istiyorum.

Mavi Sakal'in mavi sacli bir kizkardesi yok muydu?
Tüm unsurlari (krali ve büyücüsü dahil) tek bir kadinin psisesinin unsurlari olan masallar bulundugu gibi , tüm unsurlari (kralicesi ve cadisi dahil) tek bir adamin psisesinin unsurlari olan masallar yok mudur? diye sormadan edemiyorum.

Ilk kez Erich Fromm'un "Rüyalar, Masallar, Mitoslar" adli kitabiyla masallarin semboligine acilan gözüm bu kitapla bayram etti. Masallara o bayram eden yeni gözlerle bakmadan edemiyorum. Dogumundan önce bile cok heveslenmis olmama ragmen, ccuguma neden okul öncesi dönemde hic masal okuyamadigimi simdi daha iyi anliyorum. Masallar cocuklar icin degil. Masallar zaman tünelinden gönderilmis, yetiskinlere ait gizli, sifreli bir dilde yazilmis önemli mesajlar.

Belki de masallarin erkek dünyasini yorumlamaktan cok kadin dünyasini anlamakta kullanilmasi, yazarin her anlattigi masalda kadin psisesinden unsurlar görmesi bu yüzden. Yüzyillar boyunca "yigidin mali meydanda" anlayisi tasiyan babaerkil dünya, erkek hikayelerini aciktan aciga, sembol diline bulayip gizlemeden anlatmakta sakinca görmedi. Kadinlarin vermek istedigi mesajlarsa alttan alta, üstü örtük verilmesi gerekiyordu.  Yine de yok mudur üstü örtülmüs babaerkil mesaj masallari? Vardir. Kurtlarla Kosan Adamlar da mutlaka yazilmistir/ yazilmamissa da yazilmalidir.

Aklima takilan bir kücük nokta da ceviriyle ilgili. Ingilizce "wild" sözcügü pek cok cevirmen tarafindan "vahsi" diye cevriliyor. Bazen ortaya "vahsi otlar" gibi komiklikler cikiyor o zaman. Bu kitapta o türden komikliklere yol acmasa da bana wild sözcügü icin "vahsi" sözcügü yerine "yabani"nin kullanilmasi daha uygun kacardi dedirten yerler oldu. Kurt semboligi her noktada vahsiliginden dolayi degil, ama her noktada yabaniliginden, dogal, "uncivilized" olusundan dolayi secilmis görünüyor. Kurt arada bir vahsi siddete egilim gösterse de bunu dogaya ait oldugu icin, dogasindan dolayi ve dogasinin koydugu siniri asmadan yapiyor.

Kitabin arkasinda hos ama tahminen cok güncel olmayan bir okuma listesi var. Estes bastan sona siradan okunmamalari gerektigini kendisi de söylüyor. Ögrencilerine listeden kendi istedikleri üc kitabi secmelerini tavsiye eder; arkasindan da Kierkeegard, Kant vb. filozoflardan okumalari eklermis bu okunanlara. Ilgisiz gibi görünen kitaplardaki ortakliklarin yarattigi bomba etkisinden bahsediyor (ki cok iyi bilirim :) Kendime bir iki kitap sectim o yüzden bu listeden; ve KKK'in hemen ardindan bir Fromm kitabi okumaya basladim. Bomba etkisini  hissediyorum :)

KKK'i ister babaerkil, ister anaerkil düzene inansin, ister kendini bu ikisinin bilesiminden dogacak gelecek dönem cennetinin dogal vatandasi saysin, tüm kadinlara tavsiye ederim. Bir grup kadinla beraber, tartisarak okunmasi tercih sebebidir. Olmazsa insan bir süreligine kendi kurdunun pesinden de kosabilir. Iyi haber : Estes kitabi bir seri kitabin ilki olarak yazdigini söylüyor. Ve kütüphanede onun yazdigi ve devam kitabi izlenimi veren baska kitaplar gördüm :)

Ormanda ulumaya gelince... Her zaman ulunacak bir orman bulmak mümkün olmayabilir. O zaman gayet babaerkil bir cag ve cografyadan seslenen Marcus Aurelius'a kulak kabartabiliriz: "Bazilari kirsal bölgelerde, deniz kiyisinda ya da daglarda kendi iclerine cekilebilecekleri bir yer ararlar; sen de böyle seyleri bütün yüreginle özlemeyi bir aliskanlik haline getirdin. Ama bu aptalca bir sey, cünkü istedigin anda kendi icine cekilebilirsin. Cünkü insanin cekilebilecegi hicbir yer kendi icinden daha dingin, daha erincli olamaz."

Dolunayli bir gecede kendi icimizdeki ormanlarda bulusmak üzere :)  
    

Hiç yorum yok: