30 Nisan 2017 Pazar

Tom Sawyer'in Maceralari



Cocukken en sevdigim kitaplardan biriydi Tom Sawyer. Döne döne defalarca okudugumu animsiyorum. En sevdigim bölümlerinden biri Tom'un Polly Teyzesinin verdigi cezayi (bahce citlerini boyamak) diger cocuklara "pazarladigi" kisimdi.(Bkz. Foto 1 :)

Gutenberg Projesi'nin sayfalarinda Tom Sawyer'in oldukca eski bir baskisindan alinmis bir .epub'a rastlayinca tekrar ve Ingilizce'sinden okumak pek cazip göründü gözüme. Okudum, pek iyi ettim. Tom, Huckleberry, Becky, iyi cocuk Sid, Mary... hepsini özlemisim :)


Resimler de cok güzeldi. Yalniz Polly Teyze'yi böyle hayal etmemistim ben... Olsun :)

Sirada Huckleberry Finn'in Maceralari var...

29 Nisan 2017 Cumartesi


Nisan ayini özetle deselerdi....






"Tutunanlar"da geçen hafta :)



Cok zaman önce bi gazetede "Yasam kisa, sanat uzun, doga daha da uzun" diye bir laf okumustum. Bu fotografin altina aynen böyle yazmak istiyorum. O minikler var ya, biraksalar yikabilir o heykeli, ya da örter veya kaplar. Yapar.




Top-i-top




Gecen hafta sonunun büyük etkinligi....
Son dakikada gelen talep üzerine 23 Nisan armagani :)


Schili sabah mahmurlugundayken ben erkenden kalkmis, besgenler örüyordum....


Sonra o besgenleri birbirine dikince , icini de doldurunca top oluyordu :) Oglan da hevese gelip bana yardim ediyordu. Her ne kadar elisi dersini sevmese de, elisi ögretmenleri neredeyse kafalarina vura vura (!) dikis dikmeyi ögretmisti. Dügmesi sökülse dikebilirdi, bi topu mu dikemeyecekti :)
 

Iste sonra böyle bi top olmustu. Ev zaten boy boy top doluydu ve oglan bütün gün evin icinde top oynayarak kafami sisirmekteydi. Ama yine de pisman degildim :) Kahvemi icip günün tadini cikarabilirdim :) Kaldi ki bana her gün Milli Egemenlik ve Cocuk Bayrami'ydi :)

Dipnot: Topun tarifi su kitaptandi :

23 Nisan 2017 Pazar

Adım adım tığ işi


Häkeln Schritt für Schritt
Sally Harding, DK

Bu kitabi kütüphaneden almistim, yakinda tekrar iade etmem gerekecek. Suraya not edeyim geri vermeden önce. Orijinali sanirim Ingilizce, yayinevi DK olduguna göre. Bütün DK kitaplari gibi iyi fotograflanmis ve hazirlanmis. Hic bilmeyene bile adim adim tığ işi tekniklerini ögretir :) Tüm temel teknikler ve onlarla üretilen desenler ve bu desenlere dayanan 20 proje. Ben sevdim, bir kac projeyi de denedim hatta. Tek bir eksisi var; verdigi tarifler hobitler icin :) Biraz büyütmek gerekiyor :) O kadar kusur kadi kizinda da olur, ayrica satin almak belki gerekmez ama bir yerlerde rastlarsaniz bir göz atmadan gecmeyin diyorum :)

22 Nisan 2017 Cumartesi

Şekilleri dünyanın

Eskiden bloglar da evler gibiydi. Bir eve tasindin mi ilk misafirleri davet etmeden önce eve bir iyice yerlesip ceki düzen vermen gerekirdi. Bir bloga ilk misafirleri davet etmeden önce iyice tasarlamak, layout'u bir iyice oturtmak, afilli bir giris yazisi yazmak, üc bes post yapmak gerekirdi. Simdi öyle degil. En azindan benim icin :)

Orda bir yeni blog var uzakta :) Acmamak icin direndim, baska mecralar denedim, eldeki bloglarda bu konuyu halletmek istedim ama olmayacagini farkettim. BDNG'de bununla ilgili bir etiket vardi ama etiketlere sigmayacagini farkettim. Henüz bu eve tam yerlesmedim, kutular orada burada, daha duvarlar boyanmadi...Henüz sekli semali tam oturmadi. Henüz ben konuyu kafamda tam calismadim. Zaten calisamazdim da, bu blog calisma deffterim olacak benim. Bir kitap okudum, bir kitap, bir kitap daha...Sekillere taktim. Dünyanin sekillerine... Beklemedigimiz yerlerde, beklemedigimiz zamanlarda ortaya cikan; doganin elinde de, insanin elinde de kendini tekrarlayan ve bir amaci ve  bir türküsü varmis gibi görünen sekillere... Anlatacak fazla bir sey yok, gösterecek bir kac sey var; ilgilenen olursa... Surada...

20 Nisan 2017 Perşembe



Süddeutsche Zeitung'da okudum. Nisan ayi icinde dünyanin dört bir yaninda bilimadamlari ilginc bir amac icin ortak calismislar. Amaclari Samanyolu'nun merkezindeki kara deligin bir fotografini cekmekmis. Cok kolay bir is degilmis bu, dünyanin degisik noktalarindan son derece güclü teleskoplarin ayni anda cekim yapmasi gerekiyormus. Simdi sonuclari degerlendiriyorlarmis. Fotograf bir filmden alinmis bir canlandirma olup, onlarin cektigi fotograf degilmis. Ama bir karadeligin iste bu fotograftakine cok yakin bir sey oldugu saniliyormus.

Atamaca cölünde calisan ve hayattaki en önemli derdi bir kara deligi fotograflamak olan bir astronom olmak istiyorum. Dedim. Haberi okuyunca....

14 Nisan 2017 Cuma

kendin yap ve kendi kitabini yaninda taşı


Böyle bir dergi var; "Selber Machen" yani kendi kendine yapabilmek hakkinda. Adini cok ilham verici buluyorum da, maalesef genelde sadece marangozluk ve tesisat islerinden felan bahseder. O kismi bana cok uymuyor. Yine de rastladigim yerde bakarim ne var diye. Almanlar fazlasiyla marangoz bir ulus zaten, bu dergide de müthis seyler anlatiliyor. Biraz ilgi duyup ugrasan biri evinin tüm mobilyalarini kendi yapabilir nerdeyse. Uygulamada dahil olamasam da fikrini seviyorum :)

Haa bir de :) Ben sosyolog olsam hastalarin doktor muayenehanelerinin bekleme odalarindaki dergilerden hangilerini secip okuduklari hakkinda tez yazardim :) Tabii doktorlarin yönlendirmelerini de hesaba katmak gerek. Örnegin benim gittigim doktorlarin cogu erkeklerin otomobil ve marangozluk dergisi, kadinlarin da magazin ve moda dergisi okudugunu varsayiyor. Derdi mevzusu Primses Catherine'yle Primses Victoria bi de bunlarin bebeleri olan dergiler var, bak ciddiyim. Bu yüzden iste ben doktor muayenehanelerinde eline aldigi dergileri hoflaya puflaya birakan o tipim. Neyse ki yanimda hep kendi kitabimi tasiyorum.

Dinler Tarihi

Ali Seriati
Dinler Tarihi

Dinlerin tarihini bir de Ali Seriati'den okuyayim dedim :)
Henüz giris kisminda söyledikleri...


yaklasimi hakkinda umut vadediciydi. Sanki yine de azicik tarafli miydi tarzi? Sanirim dönemine göre yine de tarafsiz sayabiliriz. Bir de tüm hikayeye sosyolog gözüyle bakisi ilginc tabii ki...

Dili, ifade tarzi  biraz alismayi gerektiriyor ama bunu normal görüyorum. Bir kere cok asina olmadigim bir kültürden (Iran - Sii) , ikincisi bize artik uzak sayilacak bir dönemden (yetmisli yillar) sesleniyor. Tartistigi bazi konular bu yüzden bizim derdimiz, bizim konumuz degil. Her söyledigine de katilamiyorum. Yine de sabirla okuyunca önemli bir seyler anlatiyor. Icerikten biraz bahsedecek olursak tarihsel diyebilecegimiz bir sirayla ilkel kabile dinlerinden basliyor, Cin dinleri, Hint dinleri, Iran'in Islam öncesi dinleri... diye gidiyor. Semavi dinleri ayrica incelemiyor, bunlara paralel tartisiyor. Arada Avrupa felsefesi ve Avrupa'da aydinlanma dönemine dair de dogulu bakisla üc bes söylüyor. Konuyla ilgilenenlerin herhalde ilgisini cekecektir...

9 Nisan 2017 Pazar

tirinim


Tirinim tirinim. Komsum yeni yapraklar icin bahceye cagirmadan önce eskileri bitirme aksiyonu baslasin. Koca bir torba veya sepeti doldurup "bu kadar yeter" dedigim her seferinde amcanin "kalanlar benim isime yaramaz, ben nasilsa komposta atacagim, biz bunlari yemiyoruz " deyisine ve bunu otuz kez tekrarlamasina ve teyzenin "Michaaa! Frau Hindiba'yi rahat birak, o bilir" diyerek gözlerini devirmesine cok gülüyorum. Allahim komsularimi da ilginc yaptigin icin sükür.. .

(Instagram'dan arsive)

Korku Vadisi




Tal des Grauens
Arthur Conan Doyle

Elimdeki e-okuyucuya ücretsiz olarak indirebildigim ve uzun zamandir okumami bekleyen bir kitapti bu. Bir Sherlock Holmes Klasigi... Oglumun severek okudugu ??? Üc soru Isareti serisinde de bu kitaba ve bazi Sherlock Holmes karakterlerine gönderme vardi, ayrica merak ediyordum.  Almancasini okudum; Ingilizce orijinali "The Valley of Fear" adiyla yayinlanmis. Türkcesi ise "Korku Vadisi" sanirim. Aslinda iki ayri hikayeden olusuyor denebilir. Bir simdiki zaman olayi ve bunun gecmisteki kaynagi seklinde. Her iki hikayede de kritik gercegi aciklanmadan anlayabildigim icin kendimle pek gururlandim :) Kitap e-okuyucu icin optime edildiginden okumasi pek keyifliydi; ayrica asagiya bir iki örnegini ekleyecegim gayet hos da cizimler vardi; cizimlerde karakterler kitapta tarif edildikleri sekilde canlanip karsimiza cikiyordu. Pek sevdim, giriste bir tek-adam-yayinevi islettigini belirten yayincinin eline saglik...



2 Nisan 2017 Pazar

kendine ait bir kafa

Bazen kendime bakiyorum, bi gülme tutuyor; "Ne kendine ait bi oda'si Virginia'cigim; kendine ait bi koltuk, kendine ait bi kafa" diyesim geliyor.

Almanca'da büyük koltuk, kanapenin adi "Sofa", öyle deyince daha da komik oluyor: "...kendine ait bir sofa, kendine ait bir kafa"

Hakketen komiksin Virginia'cigim.

Mavi Tüy / Illusions



Ilk kez 1991'de okudugum, sonra döne döne kimbilir ne cok okudugum Mavi Tüy'ü bir kez de Ingilizce aslindan okuyayim demis, bulamamistim. Sonra Sule Seda bana nereden bulabilecegimi gösterdi. Bu bahar bir kez daha Ingilizce'sinden okumus oldum :) Richard Bach'i tarif etmek  icin hep "Marti'nin yazari" derler, bütün kitaplarinin ve bu arada Mavi Tüy/ Illusions'un kapaginda da "Marti'nin yazarindan" yazar. Benim icin Richard Bach Mavi Tüy'ün yazaridir ve bütün diger kitaplari -Marti dahil- "Mavi Tüy'ün yazarindan"dir :) Donald Shimoda'nin gönülsüzlügü de, hikayenin

"Bu 
kitaptaki 
hersey 
yanlis 
olabilir"

diye bitisi de hosuma gider. Bir gün bir yerlerde kendisiyle karsilasmayi umuyorum. Bach'la degil, hayir, Shimoda'yla :)