3 Eylül 2015 Perşembe

Dün:

"Bana iyi gelen seyler" ve "güzellikle gelen mevsimi karsilama" kontenjanindan elmali pasta yedim. Icindeki tarcin ve üzümle beraber bana asure tadi verdi, iki kez mutlu oldum. Oglan mevsimleri sasirmisti, Krapfen yedi. Sesimi cikarmadim.

Bahar yesili ile sonbahar morunu bulusturdum. Cünkü petrol mavisi yoktu.

Bi arkadasa mektup attim. Postanedeki kadinin zarfi otomatik makineden gecirmeyip eliyle pul yapistirmasini yine hayranlikla seyrettim.

Seyretmek demisken... Dün yine sosyal medyada insanlarin kendi elleriyle üretmis olduklari seylerden duyduklari mutlulugu seyrettim. Benimkine kattim, büyüttüm. Üretmenin mutlulukla bi ilgisi var. Marks gelip yabancilasmayi tanimlayip hayatimiza sokmadan önce ürettigimiz türden üretimden bahsediyorum. Kendi sabununu yapmanin, kendi bostanini büyütmenin, kendi ekmegini pisirmenin, kendi eksi mayani, kefirini, yogurdunu mayalamanin, arkadasina kendi ördügün atkiyi armagan etmenin, cocuguna kendi diktigin oyuncagi vermenin, kendi kendine kutular örmenin.... o türden üretmenin diyorum...mutlulukla bi ilgisi var. Insanin kodlarina islediler bunu...

Son iki yildir okudugum kitaplardan tuttugum notlari acip bir kerede okumaya kalkistim. Beynim döndü. Hepsi ayri bir sey anlatiyordu. Ama ortak noktalar da pek coktu. Ortak noktalari biriktirmeyi seviyorum. Bi ara onlari da not edecegim burada. Delirmekte olan bir dünyada, elimizde ortak noktalara sarilmaktan baska bir sey yok.

Biraz Kurtlarla Kosan Kadinlar'i okudum (Bu blogda bu noktadan sonra KKK olarak anilacaktir). Su ara önümde yari acik duran kitaplardan biri. Bir süredir mehter marsi ritmiyle iki ileri bir geri okumustum. Artik bitiririm sanirim.

Simdilik bu kadar, bugün yapacak cok is var.
Bugünün melodisi, bugünün tinisi ne, emin degilim. Su olabilir gibi geldi ama sanki enerjisi eksik. Biraz da enerji gerek. Bakalim gün neler getirecek...

Hiç yorum yok: