7 Ocak 2018 Pazar

Wu Wei




Uzak Dogu'da Wu Wei diye bilinen bir sey var. Bu Çincesi. Asya'da baska baska isimlerle de biliniyor. Batı dillerine çevirmesi zor, bati kafasiyla kavramasi da... "Hic bir sey yapmamak" deniyor, "eylemsizlik" deniyor; 'pasiflik bu, miskinlik bu, acizlik bu; hicbir sey yapmadan bu gelisme, bu ilerleme mümkün mü; adamin biri bir cocugu öldürürken de seyir mi edelim?' diye elestiriliyor. Sanirim daha dogru bir cevirisi "edimsizlik icinde edim" ; Tao te ching'de güzel dizeler var üzerine, acip okumali. Teorisi güzeldir de uygulamak zordur. Bu yüzden uygulamasini merak ederim. Örneklerini ararim her firsatta.

Simdi fotografa dönüyoruz. Kareyi biraz büyütünce daha iyi görülecegi üzere orada uyuklayan ördekler arasinda biri digerini kovalayan iki ördek var. Alcaktan ucarak geldiler; bu suya indikleri an. Buraya kadar sahne bana tanidik. 15 yildir izlerim. Sorun genelde "kiz meselesi"dir , bazen de yiyecek. Kizgin ördek alanina giren digerini kovalar, digeri cogunlukla kacar. Cevredeki ördekler kenara cekilip olana yer acar. Tehdit savusturulunca saldiran ayni Eckhart Tolle'nin "Simdinin Gücü"nde harika bir sekilde tarif ettigi gibi  kanatlarini cirparak negatif enerjiyi atar. Kisa süre sonra basini kanatlarina gömüp uyuklayan sürüden biridir o da.

Bu ördek öyle yapmadi. Kovaladi, pesini birakmadi, yakaladi, diger ördegin basini suyun icine iyice bastirdi. Onun cirpinmalarina aldirmadan israrla suyun icinde tutmaya devam etti. Ördekler dünyasinda ilk kez gördügüm bu cinayet girisimini saskinlikla izlerken, o ana dek istifini bozmamis sürüde ani bir sey oldu. Sanki bir dügmeye basilmis gibi -belki suyun altindan duyulan bir yardim cagrisiydi- en uzaktaki ördekler bile baslarini kaldirip iki ördege yöneldiler. Sadece yöneldiler. Sadece yöneldiler. Sürüdeki hareketlenmeyi farkeden saldirgan kurbani birakti. Kurban hizla uzaklasti. Peki sürü? Sürü hic bir sey yapmadi.  Saldirgana bir temiz sopa cekmedi, kurbani cevreleyip "vah yavrum, öldüreyazdi seni, pis ördek, gel bi sariliyim sana, nasil kurtardik ama" demedi. Üclü besli gruplar olusturup olayin kritigini yapmadi. Saldirgan Tolle usulüyle negatif enerjisini atti. Bir saniye sonra sürü uyku moduna geri döndü. Bir saniye sonra! Aralarinda saldirgan hangisiydi, kurban hangisi ve kurtaranlar hangileri; ayirt etmek mümkün degildi.

Iste bu sanirim Wu wei. Ve ördekler kediler kadar büyük zen ustalari. Ve "savasmayanla kim savasabilir dünyada?"

31 Aralık 2017 Pazar



tamamen yanlis anlamisim
simdi anliyor ben
bir sonraki "simdi anliyor ben" e dek
demleneyim bu konukla ben

3 Aralık 2017 Pazar

Bir çerağ ve eine Kerze


Birinci fotograf 2015 Nisani'ndan, Mevlana Türbesi'nden...



Ikinci fotograf oglanin bu yilki okul yilliginin son sayfasindan... Siddharta Gautama, -bilmeyen icin- Buddha adiyla bildigimiz kisinin tarihi ismi... Buna bir ceviri gerek: "Bir mumun isigiyla, onun isigini hic zayiflatmadan binlerce mum yakilabilir." 

Bu iki fotografi buraya birakip gidiyorum. Yedi iklim, yetmis iki kültürde ortak söylenmis sözler koleksiyonumun bu kısmına dahil olsun.

25 Kasım 2017 Cumartesi

Kayit düsmek adina bir kac  Kasim kitabi daha...

  • Dine Karsi Din - Ali Serati
  • Arife Din Yoktur - Muhyiddin Ibni Arabi - Kevser Yesiltas
  • Bir Anadolu Hümanisti - Radiy Fiş 


19 Kasım 2017 Pazar

bu kadar cok lafi neden mi ettim?
asil söylenmesi gerekeni söylememek icin...



 Kirik Taslar, Heraklitos, Erdal Alova, Can Yayinlari
 Fragments, Heraklitus, Brooks Haxton, Pinguin

Heraklit'in Fragment'lerini bu iki kitaptan; Türkce ve Ingilizce cevirilerinden okudum.
Yazdigi hic bir eser günümüze ulasmadigindan ve sadece söyleyip yazdiklarindan bazilari tarih boyunca baska felsefeciler ve yazarlar tarafindan alintilanmis oldugundan Heraklit ancak "Parçalar"i ile biliniyor. Her iki kitaptaki parcalari mümkün oldugunca eslestirmeye calistim:


Ve o zaman tek bir dile bagli kalmamakla iyi yaptigimi farkettim. Heraklit antik cagin "karanlik" filozofu ünvanina sahipmis. Söyledigi her sey ilk okumada anlasilmiyor ve muglak. Katmani cok. Birden cok ceviriden okumak anlayisi arttirabilir.

Kisacik, hizli okunabilir ama hemen birakip gitmeyecek, iz birakacaktir.
Tavsiye...

11 Kasım 2017 Cumartesi

Ne Garip Federico Adinda Olmak







 Ne Garip Federico Adinda Olmak,
Federico Garcia Lorca,
Erdal Alova,
Can Yayinlari

Bir Türkce sarki dinliyordum, sözleri Lorca'nin bir siirinden diyorlardi.
Cohen hakkinda bir kitap okuyordum, en büyük ilham kaynaklarindan biri Lorca, "Take This Waltz" da serbest cagrisimla cevrilmis bir Lorca siiri zaten diye yaziyordu.
E ben artik bi Lorca okusam, zamanidir diyordum.
Türkce gazetelerin birinde tam o siralarda karsima bu baslikla bir makale cikiyordu: "ne garip federico adinda olmak"
Sonra kitabi ariyordum.
Sonra buluyordum.

Sonra ama...
Ama sonra...
kitapta o melodiyi bulamiyordum ben. Ne bir Livaneli, ne bir Cohen melodisi duyuyordum kitapta. Ne de baska bir melodi...
Ya Lorca benlik degil, ya da baska bir ceviriden veya baska bir dilde bir daha okumaliyim.
Diyordum ben.

Yine de bir kac satir kaliyordu kitaptan bana:

Defnenin dallarinda 
iki karanlik güvercin gördüm
Biri öbürüydü
ikisi hicbiri.
--
Gül aramadi safagi:
sonsuzca dalinda,
bir baska seyi aradi
--
Kendinden geciyor leylek
rüyasinda yarim ayin.
--
cala cala ovanin davulunu
geliyordu atlilar.

Yine de güzeldi siir.

9 Kasım 2017 Perşembe

Suraya tek tek son zamanlarda okudugum kitaplarin isimlerini not edeyim, sonra detayina girerim, vakit olursa. Olmazsa da kayida gecmis olurlar en azindan.

Thoreau, Günlükler, 1. Cilt




Tagebuch I, Henry D. Thoreau

Thoreau'un hep okumak istedigim, hep ertelenen günlüklerinin yeni Almanca basimina kitapcida rastladim, ilk cildini de kütüphanede buldum. Ilk kitabin sonsözünde de sadece 3 degil, 12 ciltlik bir seri olarak planlandigi muştulu haberini okudum.

Bu kitabi okuyunca Thoreau'u ve Walden'i bu kadar sevmemin bir tesadüf olmadigini bir kez daha anladim. Bir dolu doga gözlemi ama sadece o degil. Bir dolu düsünsel malzeme. Üstelik 20-24 yaslari arasinda yazdiklarindan olusuyor bu ilk cilt. Cok katmanli, bol ironili. Günlük yasamina fazla dokunmadan gecip gidiyor günlük sayfalari. Oysa ki daha önce okudugum biyografisinden biliyorum ki, bu dönemde sevdigi kizi "cok liberalsin" diyerek vermemisler ve bir de abisi ölmüs. Bunlarin hic birinden bahsetmiyor. Ya da bu basim bir derleme oldugu icin es geciyor oralari. Tam anlayamadim o kismini.  Cümleleri öylesine okuyup , "ah ne güzell!" deyip gecmemeli,  bazilarinda baska imalar, bazi derin katmanlara ince göndermeler var. Bir kac alinti da yazmistim suraya ama kaydetmeden cikmisim tüm yaziyi, bu özetle yetinecegiz artik. Hem o alintilarla cesitli mecralarda biktiririm ben sizi zaten... Sonraki ciltleri sabirsizlikla bekliyorum :)