Bazen kabus gibi bir fikir gelip yerlesiyor aklima. Sincap oglum büyümüs, 14-15 yasina gelmis, armut dibine düstügünden blog falan tutar olmus, bir gün bana sitem ediyor: "Bloglarda annenin sana blogundan gönderdigi ilk mektup diye bir mim dolasiyor ve ben senin yüzünden katilamiyorum! Senin yüzünden ultrason fotografi mimini de kacirmistim zaten."
Hakli, cünkü tüm blog annelerini, cocuklarinin en gec birinci dogumgününde avucunun icine alan ruh halini bir türlü yakalayamadim ben. Tuttugum hicbir blogda "Canim yavrum..." diye baslayan , "...yasamim seninle anlam kazandi, bir daha hicbir sey ayni olmayacak" diye devam eden bir mektup yok. Ben o siralarda kefir nasil mayalanir, pittosporum tobira nedir, onlari yaziyordum. Utanc duyulacak sey!
Neyse ki , sonra cocuklugumuzda sesimizin kaydedildigi, ablamin hakkimda 5 yas kiskancliklarini ifsa ettigi, birilerinin "Ayva cicek acmis, yaz mi gelecek"i söyledigi, bugün sadece hatirasi kalmis, adini bile bilmedigim teyp bantlarinin ve ayrica 5,25'lik disketlerin basina gelenleri animsiyorum. 10 yil sonra birakin tuttugumuz bloglari, blog kavraminin kendisi bile olmayacak belki. Google hala varsa, blog diye arattiginizda "antika...ilkel...giris seviyesinde dijital günlük..." falan diye bir seyler anlatacak. Ya da küresel felaket gercekten vuku bulacak ve internet medeniyetin diger lüksleriyle beraber mazi olacak. Cocuguna hatira kalsin diye blog tutanlar mi? Ha ha ha! Komik olmayin...
Vakit varken bir de yedegini alin blogunuzun , akliniz varsa...
1 yorum:
Kesinlikle katılıyorum. Ben şahsen, kızım yokken de yazıyordum (diğer bloglarımda), o doğunca haliyle hayatımın önemli bir kısmını kapladı ve yazılarımın vurgusu biraz kaydı... ama geçiyor :) Hatta, geçen gün daha ne kadar süre yavrusu blogunu tutarım acaba diye düşünüyordum, artık biraz miyadını doldurdu gibi gelmeye başladı, bakalım.
Yorum Gönder