30 Kasım 2025 Pazar

Ben, Robot


 Ayın bilimkurgu kitabı olarak bu türün klasiklerinden olan "Ben, Robot"u okudum. Daha önce doksanlarda Asimov öyküleri okuyup sevmiştim.  Onlar daha çok uzayda yolculuk ve medeniyet üzerine felsefi göndermeleri olan öykülerdi. Bazılarını hâlâ anımsarım ve beni hâlâ düşündürürler. "Ben Robot"ta ana konu elbette robotlar. İlk kez 1950'de yayımlanan kitap, o güne dek çeşitli dergilerde yayımlanmış dokuz öyküyü bir araya getiriyor. Öykülerin her biri robopsikolog Susan Calvin'in robot tarihinde rastlanan ilginç problemlere dair bir anısından oluşuyor. Kitabın bilimkurgu tarihine en büyük katkısı "Üç Robot Yasası" denebilir. Tüm öyküler robot - insan ilişkilerinde çıkabilecek sorunlar ve bu yasalar üzerine dönüyor denebilir. "Kayıp Robot" biraz mizahi tarafı da olan bir polisiye gibi. "Mantık"da ciddi ciddi teolojik göndermeler var. "Tavşanı Yakala"da güç ve otorite üzerine çıkarımlar yapılabilir. "Yalancı" insan-robot (veya yapay zeka) ilişkisindeki temel bir soruna işaret ediyor. Yapay zeka bize duymak istediğimizi mi, yoksa gerçeği mi söylüyor? "Kanıt" eninde sonunda ortaya çıkacak bir başka ikilemi tartışmaya açıyor. "Önlenebilir Çatışma" biraz fütüristik. Bize geleceğin dünyasını anlatıyor. Oldukça öngörülü, fakat şimdiden yanlışlanmış varsayımları da var.

Özetle "Ben, Robot" tabii ki bir edebiyat şaheseri değil, ama 1950'lerden günümüzün ve geleceğin insan-makine ilişkisi üzerine (ister robot, ister yapay zeka olsun) etkileyici öngörülerde bulunan ve etkileyici felsefi sorular soran bir kitap. Üstelik ortada yapay zeka bir yana, neredeyse hiç bilgisayar ve robot yokken yapıyor bunu.  Neden klasikleştiğini anlamak kolay. 

Hiç yorum yok: