6 Mayıs 2017 Cumartesi

Kuyucaklı Yusuf


Kuyucaklı Yusuf
Sabahattin Ali
YKY

Bu hafta bitirdigim ikinci kitap Kuyucakli Yusuf...
Uzun uzadiya analiz edilebilecek bir kitap herhalde. Ben daha uzun süre agzimda biraktigi kötü tatla üzerinde düsünmeye devam edecek oldugumdan simdilik bir sey yazmak niyetinde degilim.

Sadece kitabin önsözünde spoiler verilmesinden sikayetciyim. Ben önsözleri mutlaka ve atlamadan okuyan o tuhaf okuyucu türüyüm. Felsefe ve düsünce kitaplarinda cok da yararlanirim önsözlerden. Fakat bir romana ille de önsöz yazilacaksa, bi zahmet o önsözde romanin sonundan bahsedilmesin düsüncesindeyim. Ya da ille bahsetmek gerekiyorsa bir sonsöz olarak romanin arkasina eklenmesi taraftariyim.

Sabahattin Ali'nin okudugum iki romaninda da bas kisilerin sadece icinde yasadiklari topluma degil, evlerindeki insanlara, kendi ailelerine karsi da derin bir yabancilasma duygusu yasamalari da ilginc bir ortaklik olarak dikkatimi cekti. Herhalde bunu yazmak spoiler sayilmaz :).

Ha bir de... Bir kac yil önce Kuyucakli Yusuf'un "Yusuf" adiyla Almanca'ya cevrilmis baskisini kitapcilarda görmüs, pek gururlanmistim. Türkiye'den bir türlü alip getiremedigim,  ipe sapa gelmez Türkce kitaplari raflarinda gördügüm sehir kütüphanesine bile edinmesi icin dilekce verip bir türlü edindirtemedigim (dilekcem reddedildi) bu kitabi acaba Almanca'sindan mi okusam diye bi an aklim celinir gibi de olmustu hatta. Sonra sabredip anadilde okumayi göze almistim. Iyi ki sabretmisim. Bazi saheserleri yazildiklari dilde okumak kadar büyük güzellik yok. Hele o senin de anadilinse...

2 yorum:

Handan dedi ki...

Önsözleri sona saklamak lâzım sanırım.

hindiba dedi ki...

En azindan romanlarda, evet, haklisin...