16 Kasım 2015 Pazartesi

Dilek Nr.2

Yetmis küsur yasindaki komsumun bazi kalp sorunlari var. Bir kac yil önce iyice ciddilestiginde kalp pili taktilar. Arada bir, bir torunun dogumgünü, mevsimlik temizlik veya buna benzer bir sebeple kendini fazla yordugunda, kalp ve pili kendilerini belli ederler. O zaman mümkün oldugunca sessiz sedasiz ve tiyatrosuz hastaneye gider. Tetkikler, kontroller yapilir, kendini iyi hisseder, geri döner. Gecenlerde yine böyle bir sebeple hastaneye gitti, tahminimizden fazla sürdü dönmesi, merak ettik. Esi "sorun yokmus, rutin kontrolleri yapiyorlar yine" dese de merak ettik. Hastaneden döndügünü tahmin ettigim, ögleye dogru kapisini calmayi düsündügüm bir sabah, camdan oglani yolcu ederken bahce kapisinin önünde dikilirken gördüm. Pembe, hos bir bluz, yakin tonlarda hos bir ceket giymis , sirtinda sirt cantasi, bir an durup gülümseyerek sokaga bakti kisaca. Sanki bütün sokagi selamlar gibi. Sonra yürüyüp gitti. Hastaneden geldiginin ertesi günü nereye gidiyor olabilir? Doktor veya eczaneden baska hicbir yer gelmedi aklima. Yine de ucuk pembe, yine de gülümseme, yine de sirt cantasi ve enerjik durus.

Bir iki gün sonra ögle saatlerinde kapisini caldim bir sebeple. "Tam ögle yemegi saati... rahatsiz ediyorsam kusura bakmayin ama..." dedim. "Ah, bosversene" dercesine elini salladi gülümseyerek ve her bir sözcügün üzerine basarak su anlama gelecek bir sey söyledi: "Kendimi rahatsiz ettirmiyorum"

Kendimi rahatsiz ettirmiyorum.
Rahatsiz olmama izin vermiyorum.
Secim hakkim var, rahatsiz olup olmamam dis bir etkene degil, bana bagli ve ben rahatsiz olmamayi seciyorum.

Komsumu rahatsiz eden, üzen seyler hic mi yok? Var. Biliyorum.
Ama bu durusu, bu tercihi hosuma gidiyor :)

Aynisindan kendime diliyorum.
Mümkünse simdi.
Onun yasina geldigimde de.
Ucuk pembe bluz ve ceket de bonusu olsun lütfen :)

Hiç yorum yok: