17 Kasım 2014 Pazartesi

Meraki kurtarmak!

RETTET DIE NEUGIER! - Gegen die Akademisierung der Kindheit (Meraki kurtarin! - Cocuklugun Akademiklestirilmesine Karsi)
Salman Ansari
2013

NOTLAR:
- Büyüklerin tasarladigi ögrenme projeleri cocugun zihinsel hareketliligini kisitliyor ve önemli günlük deneyimlere zaman birakmiyor.

- Iletisimde göz hizasi önemli!

- Doga bilimleri özel bir zeka düzeyi veya türü gerektirmiyor. Soyutlama becerisi bebeklerde bile var, kanitlanmis. 3 yasindaki cocuklar bile sebep-sonuc iliskilerini tahmin edebiliyor.
Peki neden en gec ilkokulun sonunda son derece merakli ve sürekli sorular soran okul öncesi cocuklarindan son derece ilgisiz ve meraksiz ögrencilere ulasiyoruz?
Cünkü ögrenme anlamini yitiriyor. Ögrenmek bizim icin sadece elde edilen bilgiyi kendi basimiza baska ögrenilenlere baglama veya baska alanlara tasima imkani oldugunda anlamli.
Dolayisiyla "ders" sasirma fenomeniyle baslamali, cocugun sorulariyla tetiklenmeli, cocuk tahminler yürütebilmeli ve tahminlerini deneyerek test edebilmeli. (Deneyleri olabildigince cocuklar kendisi tasarlamali)

- Ögrenme gündelik deneyimlerden baslamali. Örnek: Bedenin bir bildigi var. Vücudumuz Newton yasalarina göre davraniyor. Vücudumuz implicit olarak bunu biliyor ama bu bilgi bilinc düzeyine yükselmemis. Newton yasalari okulda ögreniliyor ve ölü bilgiler olarak beynimizin bir kösesinde takili kaliyor.
Örnegin bir nesneye uygulanan kuvvetlerin toplami 0 ise nesne kipirtisiz kalir. Bu soyut bilgi halat cekme oyununda var, iki tarafta ipe ayni miktarda kuvvet uygularsa berabere kalirlar :) Kaldirma kuvveti bilgisi tahtiravalli oyununda var. Eylemsizlik kanunu harekete gecen arabada sarsilmamizda ve ani frene karsi emniyet kemeri kullanmamiz gerekmesinde var.
Okulda ögretilen soyut bilgiyle bedenin bildigi implicit ama somut bilgi bir araya getirilmeli. Ögrenmek budur.

- Hicbir cocuk kendi gercekligini anlamak, aciklamak, kavramak ve idare etmekte kullanamayacagi bir seyi ögrenmek istemez. Cocukluk döneminde ögrenme daima elde edilen bilginin kullanilmasiyla iliskilidir.Cocuklar cevrelerindeki gercekligi kavrayip yönetmelerine yardimci olmayan sorulari sormaz, merak etmez.

- Dikkat etmeli!: Cocuk sorulari genelde soru gibi gelmez. Icinde "Nasil?" "Niye?" gecmeyebilir. Örnegin cocuk "Tahta küre yuvarlandi ama Lego parcasi yuvarlanmadi" seklinde durum tespiti yapabilir. "Neden?" sözcügü tespitte gecmese de cocugun duydugu saskinlikta gizlidir.

- Yetiskinler ögretmemeli, sadece destek olmali!Hic bir zaman hazir yanitlar vermemeli.

- Cocuk yetistirmek risk almaya hazir olmayi gerektirir! Kendine zarar vermesinden korktugumuz icin herseyi cocugun yerine yaparsak hicbir seyi ögrenemez.

- Anaokullarinin amaci cocugu ilkokula duygusal ve zihinsel olarak hazirlamak olmaliyken pek cok anaokulunda ilkokuldaki ders programina paralel bilgi yüklemesi yapiliyor.

- Benjamin Franklin -  Joseph Priestly. Ikisi de doga bilimlerini üniversitede ögrenmemis. Biyografilerinden cikan ortak noktalar: Gözlem yetenegi, iletisim ve soyutlama becerisi, gözlediklerine bir yorum aciklama getirme konusunda derin ihtiyac, elde edilen bilginin amaca yönelik organizasyonu, algi ve hayranligin simbiyozu, deneme yapmaktan duyulan sürekli mutluluk.

- Heterojenlik dogada sürekli karsimiza cikan bir fenomendir. Cocuklara sürekli vurgulamali. Egitimcilere de , cünkü homojen bir grubun basarili bir dersin ön sarti oldugunu sanan egitimciler var!

- Ögrenmenin üc asamasi:
1) Cocugun soru karsisindaki kendi fikir ve aciklamalarini dile getirmesi
2) Yanitlarin grup icinde tartisilmasi, olasi görünenleri denemek icin deney tasarlanmasi (cocuklar olabldigince deneyi kendi tasarlamali)
3) Sonuclarin gruba sunulmasi

Bazi pedagojik yaklasimlar cocugun önüne önce deneyi koyuyor. Yazar bunu yanlis buluyor. Soru olmadan deney olmamali. Yoksa deney neye hizmet edecek?

- Kullanilan dil önemli. Okul öncesi yasta cocuklar örnegin "Gaz" sözcügüne asina degildir, onlara Gaz" yerine "Hava"dan bahsedilmeli. Basinctan, kütleden, hacimden bahseden anaokullari var!
Ingilizce, Cince falan ögretmeye kalkan anaokullari var. Bazi cocuklar daha kuru üzümün adini (Almanca Rosinen) bile bilmiyor. Gösterildiginde adlandiramiyor!
Doga deneyimleri ve gözlemleri üzerinden konusmak , olusan diyalog ortami dili de, dilsel becerileri de gelistirir.

Hiç yorum yok: