30 Kasım 2014 Pazar
29 Kasım 2014 Cumartesi
Gördüm.
Fotograf makinem yanimda degildi, hicbirini cekemedim; söze döküyorum:
Sislere gömülmüs bir irmak gördüm.
Kiyisinda kahkahalar atan ördekler vardi.
Bütün yapraklarini dökmüs, meyvelerini özenle saklamis bir cakal erigi gördüm.
Üstünde sessizce duran bir karatavuk vardi.
Akciger bronslarini andiran ya-kış-ıklı agacları gördüm.
Dallarinda önemli bir haberi birbirlerine duyuran kargalar vardi.
Hoplayip duran, cok cocuk duruslu bir cocuk gördüm.
Üzerine ne kış konabiliyordu, ne karanlik, ne sis.
"Ne diyor bu kargalar?" diye sordu çocuk.
Ne yanit verecegini bilemeyen bir kadin gördüm.
Sislere gömülmüs bir irmak gördüm.
Kiyisinda kahkahalar atan ördekler vardi.
Bütün yapraklarini dökmüs, meyvelerini özenle saklamis bir cakal erigi gördüm.
Üstünde sessizce duran bir karatavuk vardi.
Akciger bronslarini andiran ya-kış-ıklı agacları gördüm.
Dallarinda önemli bir haberi birbirlerine duyuran kargalar vardi.
Hoplayip duran, cok cocuk duruslu bir cocuk gördüm.
Üzerine ne kış konabiliyordu, ne karanlik, ne sis.
"Ne diyor bu kargalar?" diye sordu çocuk.
Ne yanit verecegini bilemeyen bir kadin gördüm.
28 Kasım 2014 Cuma
27 Kasım 2014 Perşembe
Uzun zamandir okuma listemde olan kitabi, dün kütüphanede buldum. "Haa, inceymis de, hemen okuyup bitiririm bunu ben" dedim, okudum bitirdim. Nereden animsadigimi düsündüm, cikaramadim; cünkü biliyordum ben bu hikayeyi.
Sonra animsadim. Susette sagolsun:
Jean Giono
L’homme qui plantait des arbres
The man who planted tree
Der Mann, der die Bäume pflanzte
Ağaç Diken Adam
Tugla gibi kitap. Kafana düsse, kafan dagilir.
Hos acip icini okuyunca da, kafanin icini dagitiyor :)
Kitaplarla ilgili bi pis huyum daha var üstelik :(
Bitmeyince birakmam.
Önümüzdeki yila kadar bunu okuyor olabilir miyim?
Fakat sunu da söylemeden gecemeyecegim. Cümle icinde sürekli "vor der Trennung" kullaniyor mechul yazar. Her seferinde ayriliktan sikayet eden ney geliyor aklima da, icim ciz ediyor.
Hos acip icini okuyunca da, kafanin icini dagitiyor :)
Kitaplarla ilgili bi pis huyum daha var üstelik :(
Bitmeyince birakmam.
Önümüzdeki yila kadar bunu okuyor olabilir miyim?
Fakat sunu da söylemeden gecemeyecegim. Cümle icinde sürekli "vor der Trennung" kullaniyor mechul yazar. Her seferinde ayriliktan sikayet eden ney geliyor aklima da, icim ciz ediyor.
26 Kasım 2014 Çarşamba
Komşunun külü
Yüzbin kere tekrar edebilirim, "Komsu komsunun külüne muhtacmis"
Dün biriken ve artik dolaplarin almadigi kavanozlara bakip, "sunlardan nasil kurtulsam" diyordum, simdi kapiya gelen komsu ayva jölesi yapacagim, kavanozun var mi diye sordu. Mutfaga davet ettim, sec begen al dedim. Ikimiz de birbirimize tesekkür ede ede bi hal olduk smile ifade simgesi Armagan ekonomisi reloaded wink ifade simgesi
Dün biriken ve artik dolaplarin almadigi kavanozlara bakip, "sunlardan nasil kurtulsam" diyordum, simdi kapiya gelen komsu ayva jölesi yapacagim, kavanozun var mi diye sordu. Mutfaga davet ettim, sec begen al dedim. Ikimiz de birbirimize tesekkür ede ede bi hal olduk smile ifade simgesi Armagan ekonomisi reloaded wink ifade simgesi
25 Kasım 2014 Salı
24 Kasım 2014 Pazartesi
Her insan yaşamının bir noktasında, birden, Tanrı'nın kendisinden daha genç olduğunu hisseder mi?
Eğer hissederse bu genellikle hangi yaşa denk gelir?
Eğer hissederse bu genellikle hangi yaşa denk gelir?
Gerçeği, sadece gerçeği...
The best defense, as always, is not to attack another's position, but rather to
protect the truth.
protect the truth.
21 Kasım 2014 Cuma
Okyanuslara, deniz hayvanlarina, balinalara merak saldik. Bu filmleri seyrettik. Gözümüze heryer mavi gözüküyor :) Tavsiye ederiz. Özellikle ilk iki filmde irkiltici sahneler var. Bir katil balina birden fok baliklarinin arasina dalip birini yakaliyor, öldürmek icin defalarca havaya firlatiyor, suya kavusmak icin kosturan bebek kaplumbagalari birden yengecler ve kuslar kapiyor vb gibi. Siddet sahnesi degil, ama irkiltici. O yüzden cocuk seyrederken yaninda bulunup aciklayici olmali.
Fransiz doga belgeseli - Jasques Perrin
Az konusma, bol görüntü, harika :)
Okyanuslarda yasam üzerine BBC belgesel filmi. Oceans filmine cok benzer.
Tortuga
Bir deniz kaplumbagasinin yumurtadan cikisindan itibaren hayat hikayesi
20 Kasım 2014 Perşembe
19 Kasım 2014 Çarşamba
Bu aralar maymunlar üzerine epey okudum. Saldiriya ugrayan kizkardesine sarilip teselli eden maymunu okudum. Agac kovugundan su ve karinca cikarmak icin alet yapan maymunu okudum. Kendi cocuklarini iktidara getirmek icin alfa disinin yavrularini öldüren maymunu okudum, 1000'den fazla ingilizce sözcügü taniyan, o sözcüklerden kafiyeler kurabilen, zebra icin "kaplan-at", pinokyo icin "fil bebek" diyecek kadar allegoriden anlayan, ölüm soruldugunda "rahatlik-magara-hoscakal" diye yanitlayan maymunu okudum, iki yasinda cocuk zekasina sahip maymunu okudum. Girtlak yapisi farkli olsaydi konusabilecek olan, beyinde iki konusma merkezi insaninki gibi yerli yerinde maymunu okudum. "Sen insansin, Koko goril" diyecek kadar senlik-benlik duygusuna sahip maymunu okudum. Insanla maymun arasindaki cizgi muglaklasti. Insani insan yapan, insani hayvandan ayiran nedir süpheye düstüm. Nedir insani insan yapan?
FB - 24.06.2014
İyi insanlarin kuzey kutbu ile imtihani
O- Anne, Kuzey Kutbunda -65 derece olabilir, biliyor musun?
Ben- Ooo, gercekten mi? Insan donar yahu, ölür o sogukta!
O- Ne yapar insanlar orada ölmemek icin?
Ben- E, kalin giysiler giymeleri gerek, özel giysiler hatta.
O- Iyi insanlar yasayamaz orda, ölürler.
Ben- Iyi insanlar mi? Neden?
O- E tabii, kalin giysiler icin hayvanlarin postuna gerek var. Iyi insanlar da postu icin hayvanlari öldürmez.
Ben- Uupps! Himm, simdi buna hayir da diyemeyecegim tam :)
Ben- Ooo, gercekten mi? Insan donar yahu, ölür o sogukta!
O- Ne yapar insanlar orada ölmemek icin?
Ben- E, kalin giysiler giymeleri gerek, özel giysiler hatta.
O- Iyi insanlar yasayamaz orda, ölürler.
Ben- Iyi insanlar mi? Neden?
O- E tabii, kalin giysiler icin hayvanlarin postuna gerek var. Iyi insanlar da postu icin hayvanlari öldürmez.
Ben- Uupps! Himm, simdi buna hayir da diyemeyecegim tam :)
18 Kasım 2014 Salı
Kendimi sık sık Üçüncü Durum'un kahramanı Fima gibi gazetede felaket haberlerini okurken sözcük secimleri üzerine kivranirken buluyorum.
Bugün örnegin su cümle:
“28 Ekim’den bu yana aralıksız devam eden arama kurtarma çalışmaları sonucunda madenin 4. ‘başyukarı’ bölümünde iki işçi kardeşimizin daha cenazelerine ulaşılmıştır.
O "kardesimiz" sözcügü beni cok kivrandiriyor. Ölmeden kardesiniz olamamanin ve ancak ölünce kardesiniz olabilmenin derin acisi beni cok kivrandiriyor.
Bi de "daha" var. Bi de cümlede geçmeyen "dahasi" var :(
Bugün örnegin su cümle:
“28 Ekim’den bu yana aralıksız devam eden arama kurtarma çalışmaları sonucunda madenin 4. ‘başyukarı’ bölümünde iki işçi kardeşimizin daha cenazelerine ulaşılmıştır.
O "kardesimiz" sözcügü beni cok kivrandiriyor. Ölmeden kardesiniz olamamanin ve ancak ölünce kardesiniz olabilmenin derin acisi beni cok kivrandiriyor.
Bi de "daha" var. Bi de cümlede geçmeyen "dahasi" var :(
17 Kasım 2014 Pazartesi
Meraki kurtarmak!
RETTET DIE NEUGIER! - Gegen die Akademisierung der Kindheit (Meraki kurtarin! - Cocuklugun Akademiklestirilmesine Karsi)
Salman Ansari
2013
NOTLAR:
- Büyüklerin tasarladigi ögrenme projeleri cocugun zihinsel hareketliligini kisitliyor ve önemli günlük deneyimlere zaman birakmiyor.
- Iletisimde göz hizasi önemli!
- Doga bilimleri özel bir zeka düzeyi veya türü gerektirmiyor. Soyutlama becerisi bebeklerde bile var, kanitlanmis. 3 yasindaki cocuklar bile sebep-sonuc iliskilerini tahmin edebiliyor.
Peki neden en gec ilkokulun sonunda son derece merakli ve sürekli sorular soran okul öncesi cocuklarindan son derece ilgisiz ve meraksiz ögrencilere ulasiyoruz?
Cünkü ögrenme anlamini yitiriyor. Ögrenmek bizim icin sadece elde edilen bilgiyi kendi basimiza baska ögrenilenlere baglama veya baska alanlara tasima imkani oldugunda anlamli.
Dolayisiyla "ders" sasirma fenomeniyle baslamali, cocugun sorulariyla tetiklenmeli, cocuk tahminler yürütebilmeli ve tahminlerini deneyerek test edebilmeli. (Deneyleri olabildigince cocuklar kendisi tasarlamali)
- Ögrenme gündelik deneyimlerden baslamali. Örnek: Bedenin bir bildigi var. Vücudumuz Newton yasalarina göre davraniyor. Vücudumuz implicit olarak bunu biliyor ama bu bilgi bilinc düzeyine yükselmemis. Newton yasalari okulda ögreniliyor ve ölü bilgiler olarak beynimizin bir kösesinde takili kaliyor.
Örnegin bir nesneye uygulanan kuvvetlerin toplami 0 ise nesne kipirtisiz kalir. Bu soyut bilgi halat cekme oyununda var, iki tarafta ipe ayni miktarda kuvvet uygularsa berabere kalirlar :) Kaldirma kuvveti bilgisi tahtiravalli oyununda var. Eylemsizlik kanunu harekete gecen arabada sarsilmamizda ve ani frene karsi emniyet kemeri kullanmamiz gerekmesinde var.
Okulda ögretilen soyut bilgiyle bedenin bildigi implicit ama somut bilgi bir araya getirilmeli. Ögrenmek budur.
- Hicbir cocuk kendi gercekligini anlamak, aciklamak, kavramak ve idare etmekte kullanamayacagi bir seyi ögrenmek istemez. Cocukluk döneminde ögrenme daima elde edilen bilginin kullanilmasiyla iliskilidir.Cocuklar cevrelerindeki gercekligi kavrayip yönetmelerine yardimci olmayan sorulari sormaz, merak etmez.
- Dikkat etmeli!: Cocuk sorulari genelde soru gibi gelmez. Icinde "Nasil?" "Niye?" gecmeyebilir. Örnegin cocuk "Tahta küre yuvarlandi ama Lego parcasi yuvarlanmadi" seklinde durum tespiti yapabilir. "Neden?" sözcügü tespitte gecmese de cocugun duydugu saskinlikta gizlidir.
- Yetiskinler ögretmemeli, sadece destek olmali!Hic bir zaman hazir yanitlar vermemeli.
- Cocuk yetistirmek risk almaya hazir olmayi gerektirir! Kendine zarar vermesinden korktugumuz icin herseyi cocugun yerine yaparsak hicbir seyi ögrenemez.
- Anaokullarinin amaci cocugu ilkokula duygusal ve zihinsel olarak hazirlamak olmaliyken pek cok anaokulunda ilkokuldaki ders programina paralel bilgi yüklemesi yapiliyor.
- Benjamin Franklin - Joseph Priestly. Ikisi de doga bilimlerini üniversitede ögrenmemis. Biyografilerinden cikan ortak noktalar: Gözlem yetenegi, iletisim ve soyutlama becerisi, gözlediklerine bir yorum aciklama getirme konusunda derin ihtiyac, elde edilen bilginin amaca yönelik organizasyonu, algi ve hayranligin simbiyozu, deneme yapmaktan duyulan sürekli mutluluk.
- Heterojenlik dogada sürekli karsimiza cikan bir fenomendir. Cocuklara sürekli vurgulamali. Egitimcilere de , cünkü homojen bir grubun basarili bir dersin ön sarti oldugunu sanan egitimciler var!
- Ögrenmenin üc asamasi:
1) Cocugun soru karsisindaki kendi fikir ve aciklamalarini dile getirmesi
2) Yanitlarin grup icinde tartisilmasi, olasi görünenleri denemek icin deney tasarlanmasi (cocuklar olabldigince deneyi kendi tasarlamali)
3) Sonuclarin gruba sunulmasi
Bazi pedagojik yaklasimlar cocugun önüne önce deneyi koyuyor. Yazar bunu yanlis buluyor. Soru olmadan deney olmamali. Yoksa deney neye hizmet edecek?
- Kullanilan dil önemli. Okul öncesi yasta cocuklar örnegin "Gaz" sözcügüne asina degildir, onlara Gaz" yerine "Hava"dan bahsedilmeli. Basinctan, kütleden, hacimden bahseden anaokullari var!
Ingilizce, Cince falan ögretmeye kalkan anaokullari var. Bazi cocuklar daha kuru üzümün adini (Almanca Rosinen) bile bilmiyor. Gösterildiginde adlandiramiyor!
Doga deneyimleri ve gözlemleri üzerinden konusmak , olusan diyalog ortami dili de, dilsel becerileri de gelistirir.
Salman Ansari
2013
NOTLAR:
- Büyüklerin tasarladigi ögrenme projeleri cocugun zihinsel hareketliligini kisitliyor ve önemli günlük deneyimlere zaman birakmiyor.
- Iletisimde göz hizasi önemli!
- Doga bilimleri özel bir zeka düzeyi veya türü gerektirmiyor. Soyutlama becerisi bebeklerde bile var, kanitlanmis. 3 yasindaki cocuklar bile sebep-sonuc iliskilerini tahmin edebiliyor.
Peki neden en gec ilkokulun sonunda son derece merakli ve sürekli sorular soran okul öncesi cocuklarindan son derece ilgisiz ve meraksiz ögrencilere ulasiyoruz?
Cünkü ögrenme anlamini yitiriyor. Ögrenmek bizim icin sadece elde edilen bilgiyi kendi basimiza baska ögrenilenlere baglama veya baska alanlara tasima imkani oldugunda anlamli.
Dolayisiyla "ders" sasirma fenomeniyle baslamali, cocugun sorulariyla tetiklenmeli, cocuk tahminler yürütebilmeli ve tahminlerini deneyerek test edebilmeli. (Deneyleri olabildigince cocuklar kendisi tasarlamali)
- Ögrenme gündelik deneyimlerden baslamali. Örnek: Bedenin bir bildigi var. Vücudumuz Newton yasalarina göre davraniyor. Vücudumuz implicit olarak bunu biliyor ama bu bilgi bilinc düzeyine yükselmemis. Newton yasalari okulda ögreniliyor ve ölü bilgiler olarak beynimizin bir kösesinde takili kaliyor.
Örnegin bir nesneye uygulanan kuvvetlerin toplami 0 ise nesne kipirtisiz kalir. Bu soyut bilgi halat cekme oyununda var, iki tarafta ipe ayni miktarda kuvvet uygularsa berabere kalirlar :) Kaldirma kuvveti bilgisi tahtiravalli oyununda var. Eylemsizlik kanunu harekete gecen arabada sarsilmamizda ve ani frene karsi emniyet kemeri kullanmamiz gerekmesinde var.
Okulda ögretilen soyut bilgiyle bedenin bildigi implicit ama somut bilgi bir araya getirilmeli. Ögrenmek budur.
- Hicbir cocuk kendi gercekligini anlamak, aciklamak, kavramak ve idare etmekte kullanamayacagi bir seyi ögrenmek istemez. Cocukluk döneminde ögrenme daima elde edilen bilginin kullanilmasiyla iliskilidir.Cocuklar cevrelerindeki gercekligi kavrayip yönetmelerine yardimci olmayan sorulari sormaz, merak etmez.
- Dikkat etmeli!: Cocuk sorulari genelde soru gibi gelmez. Icinde "Nasil?" "Niye?" gecmeyebilir. Örnegin cocuk "Tahta küre yuvarlandi ama Lego parcasi yuvarlanmadi" seklinde durum tespiti yapabilir. "Neden?" sözcügü tespitte gecmese de cocugun duydugu saskinlikta gizlidir.
- Yetiskinler ögretmemeli, sadece destek olmali!Hic bir zaman hazir yanitlar vermemeli.
- Cocuk yetistirmek risk almaya hazir olmayi gerektirir! Kendine zarar vermesinden korktugumuz icin herseyi cocugun yerine yaparsak hicbir seyi ögrenemez.
- Anaokullarinin amaci cocugu ilkokula duygusal ve zihinsel olarak hazirlamak olmaliyken pek cok anaokulunda ilkokuldaki ders programina paralel bilgi yüklemesi yapiliyor.
- Benjamin Franklin - Joseph Priestly. Ikisi de doga bilimlerini üniversitede ögrenmemis. Biyografilerinden cikan ortak noktalar: Gözlem yetenegi, iletisim ve soyutlama becerisi, gözlediklerine bir yorum aciklama getirme konusunda derin ihtiyac, elde edilen bilginin amaca yönelik organizasyonu, algi ve hayranligin simbiyozu, deneme yapmaktan duyulan sürekli mutluluk.
- Heterojenlik dogada sürekli karsimiza cikan bir fenomendir. Cocuklara sürekli vurgulamali. Egitimcilere de , cünkü homojen bir grubun basarili bir dersin ön sarti oldugunu sanan egitimciler var!
- Ögrenmenin üc asamasi:
1) Cocugun soru karsisindaki kendi fikir ve aciklamalarini dile getirmesi
2) Yanitlarin grup icinde tartisilmasi, olasi görünenleri denemek icin deney tasarlanmasi (cocuklar olabldigince deneyi kendi tasarlamali)
3) Sonuclarin gruba sunulmasi
Bazi pedagojik yaklasimlar cocugun önüne önce deneyi koyuyor. Yazar bunu yanlis buluyor. Soru olmadan deney olmamali. Yoksa deney neye hizmet edecek?
- Kullanilan dil önemli. Okul öncesi yasta cocuklar örnegin "Gaz" sözcügüne asina degildir, onlara Gaz" yerine "Hava"dan bahsedilmeli. Basinctan, kütleden, hacimden bahseden anaokullari var!
Ingilizce, Cince falan ögretmeye kalkan anaokullari var. Bazi cocuklar daha kuru üzümün adini (Almanca Rosinen) bile bilmiyor. Gösterildiginde adlandiramiyor!
Doga deneyimleri ve gözlemleri üzerinden konusmak , olusan diyalog ortami dili de, dilsel becerileri de gelistirir.
16 Kasım 2014 Pazar
Afrika
Bu fotografı bitki ve meyve kesitlerinde beliren bazi sekillere özellikle bir anlam yüklemek cabasinda olan sevgili insan zihnine adiyorum. Hadi bakalim, kivi kesitinde beliren Afrika icin ne buyuracagiz?
Jonas Jonasson'un "Yüz Yasinda Camdan Atlayip Kaybolan Adam"i son okudugum bi kac kitaptan sonra, iyi bir yemegin üzerine önüme konmus tatli gibi. Kedi gibi keyifle miril miril mirildanabilirim :) Bu arada kedi dedim de
---spoiler--- Allan gercekten dokuz canli olmali. Stalin'in tam o anda ölmesini ve Mao'nun tam o anda odada olmasini baska nasil aciklamali?
---/spoiler---
15 Kasım 2014 Cumartesi
A Boy and a Bear in a Boat veya Bär im Boot veya Sandalda bir Cocuk ve Bir Ayi
Tavsiye edildigi dergide "9 yasindan itibaren cocuklar icin" diyordu. Ama 40 yasindaki anneler icin de kesinlikle gec degil. Gittikce kaptan ayiya benzemekte oldugumu farkettim. Dünya batsa sabah kahvesi veya ögleden sonra saat 4 cayini kacirmama gibi aliskanliklarimiz benzesiyor. Belki de cok hizli okudugumdan bazi sembolikleri tam cözemedigimi hissediyorum, sanirim bu yüzden bir ara yine okuyacagim. Ama sevdim; 9 ve 99 yas arasi tüm cocuklara ve ayilara, iiiimmm, sey, herkese yani tavsiye ederim.
13 Kasım 2014 Perşembe
Illustris Simulation of the Universe (w/ music)
Bi gün "Anne Big-Bang'den bu yana tam olarak ne oldu?" diye sorarsa (cünkü, sorar kesin, biliyorum) elimin altinda olsun.
Philae icin kücük, bizim icin büyük bir inis :)
Daha gecen hafta ogluma "kuyruklu yildiz mi? yok, daha ona inebilecek babayigit cikmadi" demistim.
Dün yanima cagirip, "su haberi oku bak, cikmis simdi o babayigit" dedim :)
Zamane annelerinin verdigi enformasyonu haftada bir güncellemesi gerekiyor.
Daha gecen hafta ogluma "kuyruklu yildiz mi? yok, daha ona inebilecek babayigit cikmadi" demistim.
Dün yanima cagirip, "su haberi oku bak, cikmis simdi o babayigit" dedim :)
Zamane annelerinin verdigi enformasyonu haftada bir güncellemesi gerekiyor.
Duruş
Serin duruş, derin duruş, kararlı duruş, alternatif duruş, duruş oğlu duruş...
Arada kaynamasın, dünyaya karşı bi de çocuk duruş diye bi şey var.
En duruşlu duruş işte o duruş.
12 Kasım 2014 Çarşamba
11 Kasım 2014 Salı
8 Kasım 2014 Cumartesi
Sofie'nin Dünyasi
Jostein Gaarder - 1991
Evet, biliyorum, oldukca gec bir okuma.
Herkesin ayni anda okuyup konustugu kitaplardan özellikle kacinma gibi pis bir huyum var.
O yüzden bu kadar uzun sürdü kendisini elime almam.
Zamani miydi? Sanirim zamaniydi.
Örnegin Sofie'nin Dünyasi'ndan önce Christop Süss'ün "Ich denke, also bin ich verwirrt" ini okumak ve felsefe tarihine ciddiyetsiz bir giris yapmak bir avantajdi bence.
Kitabin son sayfasini da okuyup bitirince aklimda olusan fikir su: Aslinda hepsi bir puzzle'in basinda durdular, ve birer parcasini bulup gittiler. Hepsi de biraz yanildi, cünkü bütünü göremiyorlardi. Öte yandan hepsi de hakliydi, kendi kücük felsefe mikrokosmoslarinda.
Puzzle henüz bitmedi, hepimizin koyacagi ufak tefek birer parca var. Sonunda ortaya cikacak resim harika bir sey olacak :)
Jostein Gaarder - 1991
Evet, biliyorum, oldukca gec bir okuma.
Herkesin ayni anda okuyup konustugu kitaplardan özellikle kacinma gibi pis bir huyum var.
O yüzden bu kadar uzun sürdü kendisini elime almam.
Zamani miydi? Sanirim zamaniydi.
Örnegin Sofie'nin Dünyasi'ndan önce Christop Süss'ün "Ich denke, also bin ich verwirrt" ini okumak ve felsefe tarihine ciddiyetsiz bir giris yapmak bir avantajdi bence.
Kitabin son sayfasini da okuyup bitirince aklimda olusan fikir su: Aslinda hepsi bir puzzle'in basinda durdular, ve birer parcasini bulup gittiler. Hepsi de biraz yanildi, cünkü bütünü göremiyorlardi. Öte yandan hepsi de hakliydi, kendi kücük felsefe mikrokosmoslarinda.
Puzzle henüz bitmedi, hepimizin koyacagi ufak tefek birer parca var. Sonunda ortaya cikacak resim harika bir sey olacak :)
6 Kasım 2014 Perşembe
Merhaba "bugün günlerden hüzün", benim adim da "bugün günlerden kurabiye", tanistigimiza memnun oldum.
Imza: Bugün
5 Kasım 2014 Çarşamba
"I don't believe in charity. I believe in solidarity. Charity is so vertical. It goes from the top to the bottom. Solidairty is horizontal. It respects the other person. I have a lot to learn from other people."
Mealen: "Hayır işlerine inanmıyorum. Dayanışmaya inanıyorum. Hayırseverlik çok dikey. Yukarıdan aşağı iniyor. Dayanışma yataydır. Ötekine saygı duyar."
Eduardo Galeano
Mealen: "Hayır işlerine inanmıyorum. Dayanışmaya inanıyorum. Hayırseverlik çok dikey. Yukarıdan aşağı iniyor. Dayanışma yataydır. Ötekine saygı duyar."
Eduardo Galeano
"I may appear to be an eccentric old man... But this is a free choice."
http://www.bbc.co.uk/news/magazine-20243493
Sirf bu adam yüzünden gidip Uruguay'a yerlesen Türkler var.
http://www.bbc.co.uk/news/magazine-20243493
Sirf bu adam yüzünden gidip Uruguay'a yerlesen Türkler var.
Loaves and Fishes
Loaves and Fishes
This is not
the age of information.
This is not
the age of information.
Forget the news,
and the radio,
and the blurred screen.
This is the time
of loaves
and fishes.
People are hungry
and one good word is bread
for a thousand.
-- David Whyte
This is not
the age of information.
This is not
the age of information.
Forget the news,
and the radio,
and the blurred screen.
This is the time
of loaves
and fishes.
People are hungry
and one good word is bread
for a thousand.
-- David Whyte
Kaybolur, maybolur neme lazim...
Young, qualified and jobless: plight of Europe's best-educated generation
Genc, kalifiye ve issiz: Avrupa'nin en egitimli neslinin zor durumu...
4 Kasım 2014 Salı
Kim güzel derse, güzel olmayani da yaratir.
Kim iyi derse iyi olmayani da yaratir.
Var olan olmayani gerektirir.
Karmasik olan basit olani gerektirir.
Yüksek alcagi,
Sesli olan sessiz olani,
Sartli olan kayitsiz sartsiz olani,
Simdi bir zamanlari gerektirir.
Iste bu yüzden aydinlanmis kisi:
Eylem göstermeden etki eder.
Konusmadan söyler.
Her seyi birlige karar kilinmis halde icinde tasir.
Üretir ama sahip olmaz.
Yasami tamamina erdirir ama talepte bulunmaz.
Talepte bulunmadigi icin de hic kayiba ugramaz.
FB - 23.05.2014
Japon baligi
Oglumun evcil hayvan istegiyle, yer, zaman ve bütce sınırlarını bir orta yolda bulusturmak icin balik almaya karar verdik. Bilgilenmek icin bir evcil hayvan dükkanina gittik.
"Ee, sey, biz oglum icin eve balik almak istiyorduk da..." diye basladim cümleye...
"Cok kücük daha yasi" buyurdu satici memnuniyetsiz bir surat ifadesiyle.
"Ben de yardim edecegim tabii, ama onun ögrenebilmesi icin olabildigince basit ve kücük baslamak istiyoruz" dedim.
"En kücük her zaman en basit degildir, simdi su gösterecegimle baslamalisiniz" diyerek bayagi teskilatli bir akvaryum gösterdi bize. Epey de anlatti.
Son bir deneme olarak dedim ki, "Simdi ben cocukken animsiyorum, büyükce bir fanusum vardi, icinde de iki tane baligim, bayagi tecrübelenmistim ben onunla, acaba benim de yardimimla oglum öyle bir seyle baslayamaz mi?"
"Anliyorum, fanusta Japon baligi, o eskidendi. Simdi Hayvan Koruma Kurumu tarafindan yasaklandi. Fanusta balik besleyemezsiniz. Yakalansaniz cezasi bile var" dedi.
Agzim acik kalakaldim oracikta.
Aynisindan dogup büyüdügüm ülkeye de istiyorum.
Hayir, Japon baliklari icin degil.
Maden iscileri, tersane iscileri, insaat iscileri icin... En azindan...
Hatta yakalaninca cezasi "bile" olsun.
"Ee, sey, biz oglum icin eve balik almak istiyorduk da..." diye basladim cümleye...
"Cok kücük daha yasi" buyurdu satici memnuniyetsiz bir surat ifadesiyle.
"Ben de yardim edecegim tabii, ama onun ögrenebilmesi icin olabildigince basit ve kücük baslamak istiyoruz" dedim.
"En kücük her zaman en basit degildir, simdi su gösterecegimle baslamalisiniz" diyerek bayagi teskilatli bir akvaryum gösterdi bize. Epey de anlatti.
Son bir deneme olarak dedim ki, "Simdi ben cocukken animsiyorum, büyükce bir fanusum vardi, icinde de iki tane baligim, bayagi tecrübelenmistim ben onunla, acaba benim de yardimimla oglum öyle bir seyle baslayamaz mi?"
"Anliyorum, fanusta Japon baligi, o eskidendi. Simdi Hayvan Koruma Kurumu tarafindan yasaklandi. Fanusta balik besleyemezsiniz. Yakalansaniz cezasi bile var" dedi.
Agzim acik kalakaldim oracikta.
Aynisindan dogup büyüdügüm ülkeye de istiyorum.
Hayir, Japon baliklari icin degil.
Maden iscileri, tersane iscileri, insaat iscileri icin... En azindan...
Hatta yakalaninca cezasi "bile" olsun.
3 Kasım 2014 Pazartesi
"Birlesmis Milletler Beslenme ve Tarim Organizasyonu'nun arastirmalarina göre insanlar tarih boyunca 7000 bitki türünü beslenme icin kullandilar. Bunlarin cogu kayboldu ve onlarla birlikte mutfakta nasil hazirlandiklarina dair bilgiler de... Bugün beslenmemizin %95'i sadece 30 botanik türden saglaniyor. Bu gecmiste tarim ve bahcivanlik islerindeki cesitliligin %0,5'ine denk gelir. Sadece bu da degil, Botanik tür Solanum tuberosum , yani patatesi ele alalim. Ciftciler yüzyillar icinde 4000 farkli patates türü yetistirdi, pirincte bu 100.000 türdü. Bilimsel acidan yedigimiz seylerin genetik cesitliligi daraldi. Kritik bakmayan tüketici bunu fazla farketmiyor. Yogun sekilde üretilen bugday ve misir akla gelebilecek her türlü gidaya dönüstürülüyor. Tahillar patlatiliyor, gevrek yapiliyor, micky mouse veya kücük kalpler sekli veriliyor, sari, mor, mavi veya yesil oluyor. Aroma maddeleri sayesinde vanilya, cilek, karamel, mango tadi aliyor. insan kendini cesitlilige inandirabilir ama bagirsak bakterileri buna kanmaz. Onlar sindirmeleri gereken maddenin sonunda ayni sey oldugunu bilirler."
FB 15.10.2014
Ögle yemegi sofrasinda farkettim. Elmayi dikine kesersen icinde kalp var, enine kesersen icinde yildiz var. Bu dünyada bi sey var, bi tarafindan bakinca isik gibi görünüyor, aydinlatiyor; bi tarafindan bakinca kalp gibi görünüyor, sicaklik yayiyor. Ayni sey aslinda ama baktigin yere göre, bir öyle, bir böyle görünüyor. Bi cocuk taniyorum; resimlerine kalp seklinde günesler ciziyor. Bi sey var biz yetiskinlerin bilmedigi; cocuklar biliyor.
FB-17.10.2014
1 Kasım 2014 Cumartesi
İşsizlik Hakkı (The Right to Useful Unemployment and its Professional Enemies)
Ivan Illich
Ilk yayinlanma yili: 1978
Türkce'de yayinlanma yili: 2011
Yeni Insan Yayinlari
Senlikli Toplum'a devam olsun diye yazilmis. Önce onu, sonra bunu okumak daha iyi.
Bi hak oldugu aklimiza bile gelmezdi, degil mi?
Ivan Illich
Ilk yayinlanma yili: 1978
Türkce'de yayinlanma yili: 2011
Yeni Insan Yayinlari
Senlikli Toplum'a devam olsun diye yazilmis. Önce onu, sonra bunu okumak daha iyi.
Bi hak oldugu aklimiza bile gelmezdi, degil mi?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)