16 Mart 2011 Çarşamba

Japan ist das einzige Land, das jemals Angriffe durch Atombomben erlitten hat. Doch trotz dieses nuklearen Traumas hat es dort nie eine Debatte über die Risiken der Kernkraft gegeben. Der blinde Glaube an die Technik aus der Nachkriegszeit hat sich bis heute erhalten - ungebrochen. Bis jetzt.

...
Japan ist eine Demokratie, aber die Kontrolle der Regierung durch die Wähler hat bisher kaum funktioniert. Erst als die Demokratische Partei vor zwei Jahren an die Macht kam, hat sich dies etwas gebessert. Davor wurde nie eine der oft inkompetenten und korrupten Regierungen abgewählt. Die Perestroika, die Japans Politik dringend braucht, hat noch kaum begonnen.
Japonya atom bombasi saldirilarina ugramis tek ülke. Bu nükleer travmaya ragmen ülkede atom enerjisinin risklerine dair bir tartisma ortami hic olmadi. Savas sonrasi yillarindan kalma, teknolojiye körü körüne inanc bu güne dek hic kesintiye ugramadi. Su ana kadar. 
...
Japonya bir demokrasi, ama yönetimin secmen tarafindan kontrol edilmesi bugüne dek hic gerceklesmedi. Ilk kez iki yil önce Demokratik Parti yönetime geldiginde durum biraz düzeldi. Bunun öncesinde cogunlukla beceriksiz ve rüsvete batmis hükümetlerin hic degistirildigi  olmadi. Japon politikasinin acilen ihtiyac duydugu Perestroika henüz baslamadi.

Gerisi burada.

Cagimizin imparatorluklarinin ve süper güclerinin en güclü düsmani hicbir zaman birbirleri olmadi. Sanirim en güclü rakipleri hep dogaydi. SSCB'ni ne icerden esen özgürlük rüzgarlarinin, ne de dis güclerin yikmadigi malum. Yikim sebebinin 3 faktör oldugu söylenir: Cernobil nükleer kazasi, Ermenistan depremi ve Afganistan savasi. Ilk ikisi insanin doga karsisindaki gücsüzlügünün örnekleriydi. Afganistan'daki basarisizligin sebepleri arasinda da doga sayiliyor. ABD'nin Katrina karsisindaki gücsüzlügünü görmüstük.
Japonya ne yapacak? Olanlar bizi nasil etkileyecek?

Hiç yorum yok: