Die Eleganz des Igels
Muriel Barbery
Fransiz yazar ve felsefe profesörü Muriel Barbery Kirpinin Zarafeti'ni 2006 yilinda yazmis. Fransa'da 30 hafta boyunca en cok satan kitap olmus, 31 ayri dile cevrilmis, pek cok ödül kazanmis.
Gectigimiz haftalarda Handan'in okudugundan bahsetmesiyle haberdar oldugum kitabi, bu kez baska kitaplara yaptigim gibi okuma listemin arka siralarina öteleyip "bir ara okurum" demedim. Kütüphanede bulunca hemen alip okudum. Cok da iyi etmisim :) Cok sıcak gecen bir hafta boyunca, tıkabasa dolu trenlerde, zaman zaman 45 dk. boyunca ayakta giderken okudum. Serinligim ve hafifligim oldu. Güldüm. Agladim. Sevdim.
Kitap Paris'te ayni lüks apartmanda yasayan, birbirinden son derece farkli (ama aslinda ruhta kardes diyebiliriz sanirim) iki kahramanin agzindan anlatiliyor. Yazar bu iki kisinin ifade tarzlari arasinda rahatlikla ve basariyla gidip geliyor fikrimce. Sadece 54 yasindaki kapici Renee degil, 12 yasindaki zengin aile kizi Paloma da bazen eski usul ve agdali bir dil kullanmayi seviyorlar. Türkce'si nasil bilmiyorum ama Almanca'ya cevirirken cevirmen bu detaya dikkat emis. O yüzden zaman zaman sözlük kullanarak okudum :) Ayrica kimi esprilerin tadini cikarmak veya bazi detaylari daha iyi anlamak icin de sözlük ve Google esliginde okunmasi tavsiye olunur. Ama bu cok agir bir kitap oldugu anlamina da gelmemeli. Renee ve Paloma'nin genel kültürüne ancak böyle yetisebiliyoruz. Örnek? Renee'nin agzindan "Neden belli bir seyin bazi insanlarda bilinc düzeyine erişip, başkalarında erişmediğini araştırmaya dayanan bir deney fenomenolojik açıdan ilginç olurdu. Benim imgemin Neptun'un (komsulardan birinin köpegi) beyninde bir iz birakabilmesi, ama ayni zamanda Chabrot'nunkinde (komsulardan birinin özel doktoru) hicbir iz birakamamasi gercekten de cok ilginc" tespitindeki ince ve sivri dilli mizahi daha iyi anlamak icin Renee'nin bize fenomenoloji hakkinda anlattiklarina ek olarak biraz da Google'dan destek almak iyi olabilir :) Renee'nin gramer takintisi ("ben bir gramer kölesiyim"), binada oturanlara kendini siradan bir kapici gibi göstermek icin cektigi kücük numaralar, sadece zengin komsularina degil kendine de yönelik sivri dili, biricik arkadasi Manuela ile cay partileri...Her sey cok hos, bir baska dünyaya götürüyor bizi. Paloma ise ayri bir alem; ailesi, okul arkadaslari, komsulari hakkindaki keskin tespitler inanilmaz... Paloma'nin yazdigi detaylari da Google'dan takip etmeyi tavsiye ederim. Örnegin Sumo adinda degilse de, Lumo adinda Yeni Zelandali, Tonga asilli bir rugby oyuncusu gercekten var, youtube'da haka videolari izlenebilir. 2015 yilinda ölmüs, cenazesindeki haka gösterisi bize baska kültürlerin yas tutma sekillerinin bizimkinden farkli olabilecegi ve bu konuda ahkam kesmeye hakkimiz olamayacagina dair oldukca zihin acici...ama kitapla bir ilgisi yok :)
Kitabi belli bir yerine dek okuyup neden bahsettigini anlamadigini, cok sıkıldıgını, yarim biraktigini yazanlar olmus. Dikkat! bu bir aksiyon kitabi degil. Kendini yavas yavas aciyor ve cokca ic konnusmadan olusuyor. Kitabin adinin nereden geldigini anlamak icin de en azindan yarisini asmak gerekiyor.
Spoiler vermeden kisaca bahsetmem gerekirse kitabin sonunu biraz negatif yönde sasirtici buldugumu belirtmeliyim. Sezon sonuna yaklasan ve kanalla sözlesmesi uzatilmamis diziyi bitirir gibi olmus biraz. Böylesine kivrak zekali bir yazarin, "geliyorum ben" diyen ikilemi cözmek icin daha parlak bir cözüm bulmasini beklerdim. Yine de...
"Bütün bu laflar iyi hos da, kitap ne hakkinda?" diye soracak olursan yanit su: Yasam ve anlami hakkinda.