13 Mart 2016 Pazar

Uyku



Haruki Murakami'ye giris...
Uyku

Trende sabah herkes uyu(kla)rken basladim, aksamüstü gözlerimden baslamak üzere olan gribin uykusu akarken bitirdim. Acaba kacirdigim bi sey mi vardi diye, iki gün sonra evde hasta yatagimda uyuklarken bastan bi daha okudum.

Murakami ile bu ilk tanismamiz bir "entellektüelin bunaltisi" kitabiyla olmadigi icin cok memnunum. Daha önce de demistim, "entellektüelin bunaltisi" kitaplarindan hoslanmam, okurken cok bunalirim. Uyku'yu bir ev kadinin bunaltisi gibi okumak mümkün; ondan da cok hazzetmem ama kiyisindan kösesinden bilindik mevzudur, anlayabilirim, cok zorlarsam sevebilirim. Ayrica Uyku'yu sadece ev kadinin bunaltisi niyetine okumak haksizlik olur. Uyku üzerine, uyaniklik üzerine, ölüm üzerine ve egilim üzerine söylediklerini ne yapacagiz yoksa.

Bi de baska bir yerde okudum; olaganüstü ve beklenmedik olani son derece olagan olan bir geri planin ortasinda patlatmak Murakami'nin romanlarinda ortak catiymis. Yatagin ayak ucunda biten adami ve sebep olduklarini öyle alalim peki. Arabayi sallayan iki karalti gercek miydi, yoksa baska türlü mü alalim bilemedim. Okuyanlara sordum, onlar da bi yanit vermedi. Ben roman okumayi unutmusum, yanitlari hep disarida ariyorum. Yanitin yazarda bile degil, bende ve romanin kendisinde oldugunu animsamam gerektigini söyledi bana Uyku.

Bi de Kat Menschik'in cizimleri cok güzel, cok etkileyici.

1 yorum:

Handan dedi ki...

Murakami'nin iki kitabını okudum. Sevip sevmediğimi tam anlayamadım hâlâ. Bi kitap daha mı okumak gerek acaba :)