14 Şubat 2016 Pazar

Trendeki Kız


Trendeki Kiz
Paula Hawkins, Ithaka Yayinlari

"Trendeki Kiz"i trende okumanin ilginc olacagini düsünmüstüm ama trene varamadan dün okuyup bitirdim :) Elimizden birakamadigimiz kismi galiba dogru :)

Rachel'in eskiden oturdugu evin Megan'larin evine cok yakin olmasini biraz fazla tesadüf gibi görmüstüm, neredeyse "Türk filmi" gibi. Hikayenin gelisimi acisindan onun bir önemi varmis, peki.

Yine de trendeki kizin hikayedeki hic kimseyi tanimadigi ve sadece "trendeki şahit" oldugu bir hikayeyi daha heyecanli bulurdum sanirim. Bu türden benzerleri var. Agatha Christie'nin Bayan Murphie'li bir hikayesi var örnegin.

Hikayenin üc kadinin agzindan anlatilmasi ilginc de, ölen kadinin agzindan anlatilmasi biraz tuhaf miydi ne? Sadece Rachel'in agzindan anlatilmasi ilginc olurdu ama teknik olarak galiba mümkün degildi. Acaba yazar kadinlarin agzindan konusmak yerine hikayeyi kendisi, ücüncü tekil sahis agzindan anlatsaydi daha mi iyiydi?

Hikayedeki banliyo kadinlarinin anne olma, kadin olma, birey olma, özgür olma, es olma, kariyer kadini olma, ev kadini olma etrafinda dönen bunalimlari, ne bileyim biraz sıkıcıydı sanki.

Sonuna kadar herkesten süphelendik. Hatta Megan'in kendisinden bile... :) Bu acidan basariliydi. En sona varmadan katili anlamistik ama olsun, o kadar olur :)

Rachel'in aslinda işsiz olan bir commuter olmasi ilginc bir detaydi. Rachel'in Scott'un meslegi ve o kücük oda hakkinda yanilmasi ic rahatlaticiydi.

Bu türün severlerine ve baska türleri okuyanlardan arada kücük bir mola vermek isteyenlere mümkünse yolculukta, özellikle trende okunmasi tavsiye olunan kitaptir :)


Hiç yorum yok: