Oglanin her dogum günüyle beraber yeni bir aydinlanma noktasina erisiyorum.
Gecen sene örnegin bir iyice emin olmustum ki nasil bir cocuk yetistirmek istiyorsan, öyle bir yetiskin olmaktan baska bir sansin yok. Gerisi lüzumsuz bidi bidi...
Bu yil vardigim aydinlanma noktasi anlik bir aydinlanma durumu degil, son 8 yilin birikimi... gecen yillarda fisir fisir söylenirken bu yil gittikce sesini yükselten biri. Icimde... "Ya bi sussana sen, ya yanlis anlayacak okuyanlar" derken...Iste is bu noktaya geldi. Yani gercekten... Susmayacak...Yani gercekten... Yazmasam da olurdu... Yani gercekten...simdi kizabilirsin, yanildigimi düsünebilirsin. Senin kiz veya oglan benimkinin yasina gelince...belki anlayabilirsin.
-/-
Normal dogum cok güzel, fakat dogal annelik grubunda yarin sezeryana alinmasi karara baglanmis, sadece profil fotosundan tanidigimiz, 40+3'deki saskin ve tecrübesiz anne adayini "Ne sezeryani? Hep paragöz doktorlarin isi bunlar? Sen normal dogurursun!" diye gaza getirmeyelim.
Anne sütü vermek, uzun uzun emzirmek cok güzel, fakat ne yaptiysa sütü yetmemis ve sonunda mamaya ve aile cevresinin "ac bu cocuk, ac!" teranelerine teslim bayragi cekmis ve cocugu 3 veya 5 yasina gelmis annelerde derin vicdan azabi yaratacak tarzda anne sütü propagandasi yapmayalim. 5 yasindan sonra da o anne zaten bizi takmamasi gerektigini anlamistir, kendi kendimizi gerdigimizle kalmayalim.
Doga bilinci asilamak pek güzel, ama isin suyunu cikarip iki yasindaki bebeye "cicekleri koparmayalim annecim, cimlere basmayalim yavru kusum" bidi bidisi yapmayalim. Bunlar 1980 ve 1990'larin "Türkiye'ni temiz tut, yesili koru" kampanyasinin üzerimizde biraktigi derin izler. Cevreyi bitiren cicek toplayip cimene basan yavrular degil global bi takim abiler. Hedefi sasirmayalim. Hedefe yönelik konusurken ise dil aliskanligiyla "güzel kardesim, yavrucum, annem" gibi sevgi, sicaklik, sefkat ima edecek hitaplar kullanmayalim. Sert olalim, sıkı duralim, kurt gibi hirlayalim.
Cocugu büyütürken mümkün oldugunca az ilac kullanmak, ilac firmalarinin oyununa gelmemek cok akillica, ates de zaten hastalik degil, vücudun savunma araclarindan biri, fakat adi gecen gruplarda, yüzünü görmedigimiz, genetik havale yatkinligina dair fikir sahibi olmadigimiz 40 derece atesli cocuklar hakkinda "yok kullanma o paracetamolü, ayak tabanlarina nane yagi sür, alnina sirkeli bez" falan filan demeyelim. Sadece gözünün icine bakarak doktorundan daha iyi saglik raporu yazabilecegimiz kendi cocuklarimiza yapabiliriz fakat.
Evladi saglikli, dogal, organik besleyecegim diye 350 km öteden organik un, dogal zeytin, domates kurusu, nane, bazlama, köy yumurtasi, Avrupa'dan organik bitter cikolata ve o her derde deva yag karisimi var ya hani ondan, bi de calendula kremi, Hindistan'dan (organik pazari dolasarak) hindistan cevizi sütü, hindistan cevizi yagi, himalaya tuzu, Meksika'dan Chia tohumu ... ay daha yazarken icim sisti. Senin cocugunki can da, baskasinin ki patlican mi? Anladin sen onu. Umarim?
Üc yasindaki yavru biz bahcede domates, maydonoz yetistirip, bak bu lavanta, bak bu ihlamur, bak bu tesbih böcegi, kompostta cok yararlidir falan derken ilgiyle dinliyor, sevinc gösterisinde bulunuyor ve bir süre sonra "bu organik domatesler bi harika baba, anne bak bu bi kantaron otu" falan diyorsa iki ihtimal var. Ya her cocuk gibi anne babasini mutlu etmek istiyor ve bunun onlari mutlu eden seylere onay göstermekten gectigini biliyordur. Öyle zekidir bu yavrular. Ya da dogustan derin bir doga sevgisi, ilgisi ve zekasiyla dogmustur. Ona da ayrica bu ekoloji, sürdürülebilirlik, kendine yetebilirlik, botanik, alternatif ekonomi virvirini yapmaya gerek yoktur. Dogal halimize geri dönebiliriz.
Süpermarkette sekerli hazir gidalar reyonunun önünde saglikli dogal beslenme havarisi kesilen yavru icin bkz. önceki paragraf.
Sofrada önüne ne konursa yemekle kalmayip bir de hangisinin ne icin yararli oldugunu sayip döken yavrucak icin bkz. iki önceki paragraf.
Cocuk yetistirme konusunda pedagog, psikolog, psikiyatrist, tip doktoru tayfasinin her yazdigini uygulamaya, test etmeye kalkmayalim. ADHS hakkinda örnegin birbirinin zittini söyleyen 23 uzman kafa karistirabilir. Bizim cocukta zihin kurami durumu nedir diye örnegin bosu bosuna testlere girismeyelim.
Bazi uzmanlar yeni deneylerden bahsediyor, cocuklarin daha dogustan
Sally'nin misketi nerede arayacagini bildiklerini ama 'bu annem babam da bi tuhaf, dur ben bi deneyeyim onlari" diyerek bu becerilerini daha sonraki yaslarda göstermeyi tercih ettiklerini söylüyorlar. Bebegi yüzükoyun yatiralim mi, yatirmayalim mi diye sorunca da ve bunun gibi bir dolu mevzuda da bir öyle bir böyle oynatmisti bizi bu amca ve teyzeler. Cocuk 8 yasina gelmeden söylediklerinin aksini iddia edebileceklerini aklimizin bir kösesinde tutalim.
Oglan 9 yasina gelmeden bunun gibi bir kac paragraf daha yazabilecegimi saniyorum. Simdilik burada duralim. Cetin Altan'in cok tekrarladigi cümledir ki, en cok ana babalara gerek: Enseyi karartmayalim.