29 Mart 2012 Perşembe

In den Wald hinein / Into the Forest



Bu kitap bugüne dek sincapla okudugumuz en "korkunc" kitaplardan biriydi. Kütüphanedeki varligini uzun zamandir biliyordum, kitabin sona eris seklini seviyordum fakat genel olarak hikayedeki ve cizimlerdeki detaylarin  sincap icin henüz uygun olmadigini düsünüyordum. Iki hafta önceki kütüphane ziyaretimizde bazi kitaplari resimlerine bakarak kendisi  secti. "In den Wald hinein" onlardan biriydi. Son zamanlarda  anaokulundaki  arkadaslarindan yeterince "korkunc" sey ögrendiginden ve bu tür seylerin onu büyülü bir sekilde kendine cektigini bildigimden sesimi cikarmadim. Nihayetinde bir cocuk kitabindan bahsediyoruz burada.

Kitap bir erkek cocugu hakkinda.  Bir gece büyük bir gürültüye uyaniyor korkuyla. Ertesi gün babasinin gitmis oldugunu farkediyor. Annesi babasinin ne zaman gelecegini bilmiyor. Oldukca da üzgün duruyor resimde. Bir sonraki gün ogluna bir sepete koydugu pastayi verip cok hasta olan büyükannesine götürmesini söylüyor. "Ormanin etrafindan dolas, sakin icinden gitme" diyor.  Tanidik geliyor, degil mi :) Cocuk, ormandaki kisa yoldan gidiyor yine de. Bir an önce gidip dönmek istiyor, cünkü, ola ki babasi o gün gelirse eve, evde olmak istiyor.

Ormanda bildigimiz baska masallardan baska karakterlere ve detaylara rastliyoruz. Ilk karsilastigi cocugun "Mutlu Hans" masalindaki Hans oldugunu düsünmüstüm ilkin. Fakat resimdeki ince detaylara dikkatle bakinca arkada göge dogru yükselmekte olan bir fasulye sirigi görülüyor :) Sanirim bu fasulye sirikli masalin Jack'i. Sonraki resimde "altin sacli" diye tarif edilen bir kiza rastliyor. Onun hangi masaldan oldugunu cikaramadim. Ve son olarak atesin basinda geciken anne ve babalarini bekleyen "Hansel ve Gretel"le karsilasiyor. Resimlerde bunlarin disinda Rapunzel, Külkedisi gibi masallardan da detaylar görülüyor.

Ormanin icinde ilerledikce üsümeye basliyor ve tam da yanina bir palto almis olmayi dilemisken, bir agac dalina asili kirmizi, kapüsonlu bir paltoya rastliyor. Onu da üzerine giyip yola devam ediyor.  Epey yürüyüp, neredeyse kayboldugunu düsünmek üzereyken buluyor büyükannenin evini. Kapiyi caldiginda "iceri gel, tatlim" diyen sesi biraz tuhaf buluyor. Biliyorum, biliyorum, her sey cok tanidik geliyor :) Büyük annesinin yataginda kimin yattigini söylememe gerek var mi?

Elbette büyükannesi!
Arkasinda duydugu bir ses üzerine dönüp baktiginda ne gördügünü söylememe gerek var mi?
Hayir söylemeyecegim :) Ama emin ol, düsündügün sey degil.
Ve hikaye cok cok hos ve aydinlik bir sekilde bitiyor :)
Cocukken korkulu bir rüyadan uyanip da annenin kollarini acmis sana uzandigini gördügünde "ah, neyse, rüyaymis hepsi, korkacak bir sey yokmus" dediginde hissettigin o hafiflik duygusu vardir ya, ayni o sekilde :)

Gelelim cizimlere... Anthony Browne inanilmaz ince detaylarla bezedigi resimlerle harika bir is cikarmis. Hikayedeki gerginligi resimlerde de hissetmemek mümkün degil. Hatta bu resimler olmasa, bu hikaye olmazdi diyesi geliyor insanin. Ormandaki bütün detaylar cocugun kendisi haric tamamen siyah beyaz cizilmis. Ormanin gizemli ve melankolik siyah-beyazligi ile cocugun capcanli renkleri tuhaf bir zitlik olusturuyor. Cizer, ormanin tabanindaki bütün yapraklari teker teker, ince ince cizmis. Yapraklarin arasindan bazen mini mini basini uzatmis kuslar gözüküyor. Ya da sinek mantarlari :)

Sincabin kitabi nasil bulduguna gelince... Bir kere iki noktada ne olur ne olmaz diye hikayeden bazi kisimlari okumamayi tercih ettim. Birincisi cocugun yoluna devam edip giderken ardindan gelen  "Gretel'in korkunc hickiriklarini" duydugu kisim ki gercekten bir dört bucuk yas cocugu icin gereksizce huzursuz edici bir detay. Özellikle de masalin kendisini bilmezken. Ikincisi de, kirmizi paltoyu üzerine gecirdiginde birden üzerine cöken korku ve birinin kendisini takip ettigi hissinden bahsettigi kisim. Bunlari filtreleyerek okudugum hikayeyi sincap cok sevdi. Her aksam mutlaka bir kez okutuyor. Haftasonlari bazen iki kez :) "Büyükannenin yataginda kim varmis?" "Omaaaaaa!" ("Büyükanneeeee!" ) dedigimiz kismi cok seviyor :) Üstelik cok dikkatle dinliyor olmali ki, cok yorgun oldugum bir gün "Hadi, ben yorgunum sen bana anlat, neler olmus bu hikayede" dedigimde metnin pek cok cümlesini birebir kitaptaki sekliyle tekrarlayarak  Almanca anlatti bana hikayeyi :)

Özetle, yetiskin filtrelemesinden gecirmek sartiyla, 4-5 yasindan itibaren okunabilecek ve yüksek olasilikla sevilecek bir  kitap. Tuhaf ama gercek :))

4 yorum:

Berceste dedi ki...

Bize de masal okur musunuz ana ogul :)

hindiba dedi ki...

Cok korkunc masal okuruz :) Bastan söyleyelim :)

Uma dedi ki...

"ah, neyse, rüyaymis hepsi, korkacak bir sey yokmus" dediginde hissettigin o hafiflik duygusu vardir ya, ayni o sekilde :)

bu kismi yazip buzdolabinin ustune asmalisin :)

hindiba dedi ki...

unutkanliga karsi birebir :)