14 Ocak 2011 Cuma

Die kleine Raupe Nimmersatt (Aç Tırtıl)


Böylesine efsanevi bir cocuk kitabi icin ne yazsam bos olacak. Google'da aratip, bütün hikayesini bulup okuyabilirsiniz. Ben bizim evdeki hikayesini anlatayim.

Ac Tirtil (yani nam-i diger Ther Very Hungry Caterpillar) ile ilk kez hamileligim sirasinda okudugum bir bilingualism kitabinda karsilastim. Kitap yanlis secimdi aslinda. Anne - babalar icin degil, uzmanlar icin yazilmisti ve Berlin'de Türkce-Almanca egitim veren bir anaokulundan ciftdillilik üzerine uzman gözlemlerini yansitiyordu. Yine de bir kenara koyamadim kitabi. Egitmenlerin cocuklara Ac Tirtil'i önce Türkce, sonra Almanca'sindan okumalarini; cocuklarin önce Türkce'nin görece zor bir sözcügünü ("kelebek"), sonra Almanca'nin oldukca zor bir sözcügünü ("Schmertlinge" = kelebek) ögrenmelerini, bir süre sonra kitabin Türkce'sini ve Almanca'sini  kendiliklerinden hikaye edebilecek kadar cok sevdiklerini okumak  ilgincti. Henüz dogmamis cocuguma alacagim kitaplar arasinda bu doymak bilmeyen tirtilin da olmasina karar verdim. (Not: Kitabin Almanca adindaki Nimmersatt "hic doymayan, doymak bilmeyen" demek. Bence kitabin en az orijinal adi kadar güzel, hos bir ceviri :)

Sincapla resimli kitaplara bakma yasimiz geldiginde bir türlü elim bu kitaba varmadi ama. Cok okunan, popüler, adeta modasi olan kitaplari sevmem, okumam. Farkettim ki, Ac Tirtil cocuk kitaplari dünyasinda öyle bir kitap. Hatta kimi anne-cocuk gruplarinda pedagojik faydalari sayilip dökülüyordu ; cocugunun en dogru egitimi almasini isteyen bütün anneler bu kitabi edinmek istiyordu. Hangi baskisi daha iyidir, neden ve nasil okunmalidir, bunlar tartisiliyordu. Sanki Ac Tirtil'siz hic bir cocuk büyüyemezdi, büyümemeliydi...

Gectigimiz haftalarda sincap Eine Kleine Pflanze'yi cok sevince, cocuklarin Ac Tirtil'i neden bu kadar sevdiklerini anladim. Her iki kitapta da ardarda gelisen basit olaylardan olusan bir hikaye var. Cocuga "peki ya sonra ne olmus?" dedirten, her yeni sayfanin "Sonra..." diye basladigi... Bunun üzerine "Ac Tirtil" inadim kirildi, gidip sincabin sevecegini düsünerek kütüphaneden ödünc aldim kitabi.

Evet, sevdi :) Bir hafta kadar Eine Kleine Pflanze  ve Ac Tirtil evin "en cok okunan kitaplari" listesinde ilk iki siraya yerlesti :) Yeri geldi, kitap dolabi "hani o tirtil nerde?" denerek darmadagin edildi.

Bu basit hikayenin icinde,  haftanin günlerini ve sayilari da ögreten islevsel bir yani da var kitabin. Isteyen ebeveyn ve cocuklar icin elbet. Nitekim sincap hic ilgilenmedi bunlarla. Ben de "Pazartesi bir elma yemis, doymamis;  Sali günü iki armut yemis, doymamis" diye okumaktan vazgectim. "Önce bir elma yemis, sonra bir (veya iki) armut yemis" diye okumaya basladim. Bir gün yerde, halinin üzerinde oturmus, kitabi kendin kendine anlatirken yakaldim onu: "...buuunnarin hepsini yemiiis, hala doymamis!... sonna...sonna...sonna... kocamaaaan bi kelebek olmuuuuuusss!"

Özetle;
Pedagojik etkisini cok abartmadan okuyunuz, okutturunuz.

13 Ocak 2011 Perşembe

Ictigim caylar bana bir sey söyler gibi...

Bugünkü birinci cayimin bana söyledigi: "Sadece hedefi bilen kisi yolu bulabilir." ("Nur wer das Ziel kennt, findet den Weg.")

Bugünkü ikinci cayimin söyledigi:: "Hafif yasa." ("Lebe leicht")

Bir cay daha icsem dogru yolu bulacagim galiba...

10 Ocak 2011 Pazartesi

Eine Kleine Pflanze - Bir kücük bitkinin hikayesi



Kütüphanede cocuk kitaplari bölümüne dalinca sincap daima konusu  itfaiye arabasi, polis, kepce olan kitaplari seciyor. Ben de dengelemek icin özellikle konusu doga, bitkiler, hayvanlar olan kitaplar secmeye calisiyorum.  

"Eine Kleine Pflanze" (Kücük Bir Bitki) öyle bir kitapti. Basit resimleri ve hikayesiyle ikimizin de kalbini fethetmeyi basardi :) Öyle ki, Aralik sonunda ilk aldigimiz günlerde sincap kitabi ardarda defalarca okumamizi istedi. Bugünlerde hala en favori kitaplarindan. Aksam yatmadan önce okumak icin kitap secmesini söyledigimde bu kitap mutlaka seciliyor.

Kitap bir bahar günü gözünü dünyaya acan bir kücük bitki hakkinda. Önce kendini biraz yalniz hissediyor, hemen yaninda acan bir baska bitkiden mutluluk duyuyor bu yüzden. Sonra yanindaki bitkinin hizla büyüyüp cicek acmasina imreniyor. Neden kendisinin sadece yapraklari oldugunu ve mevsimler boyunca hic cicek acmadigini sorgulayip duruyor. Sonra bir güüüünnn.... Sonucunu tahmin ettiniz mi, yoksa söyleyeyim mi? :)  

Sincabin neden bu kadar sevdigi üzerine biraz düsündüm de, sanirim hikayenin ve cizimlerin basitligi bir etken. Ama tek etken degil. Nitekim Kral ve Deniz de öyleydi ama onunla bu kitap kadar ilgilenmemisti. En önemlisi, bu kitapta bir 3 yas cocugunun takip edebilecegi türden bir süreklilik, bir önce-sonra akisi var. Nitekim sincap sayfalari büyük bir merakla "sonra ne olmus? sonra ne olmus?" diyerek ceviriyor.

Cizeri Eric Ballut Fransiz'mis. Bugünlerde bir cocuk kitabi hosumuza giderse yazar ya da cizerini takip listemize almayi tercih ediyorum. Bu cizerin baska ilginc cocuk kitaplari daha var. Cok aramama ragmen Eine Kleine Pflanze'nin  orijinali hangi dildeymis, baska hangi dillerde yayinlanmis bulamadim. Umarim Türkce'ye de cevrilmistir. 

Kitapla ilgili Google Books girisi burada. Örnek sayfalari da görebilirsiniz.   
Bir gün bir kütüphanede falan rastlarsaniz, Almanca bilmeseniz bile alin, hikayeyi resimlerden bile cikarabilirsiniz. Bir 3 yas cocugundan onaylidir :)

4 Ocak 2011 Salı

Kral ve Deniz


Kral ve Deniz'den beni ilk haberdar eden Kirmizi Sapka'ydi.
Sehir kitapliginin zengin bir cocuk kitaplari bölümü var. Orada arayip buldum.
Acikcasi sincap oglum pek ilgilenmedi. Resimleriyle ilgili bir kac soru sordu, hikayeleri dinlemeden hizla bir sonraki sayfaya gecmek istedi her seferinde. 3,5 yasin bu kitap icin biraz erken  olduguna karar verdim. Tadini ben cikardim :) Kütüphaneye hic iade etmek istemedim.
Biz Almanca'sini okuduk ama Türkce'ye de cevrilmis. Bir Dolap Kitap'ta hakkinda yazilanlari burada okuyabilirsiniz.
Kral hakkinda epey düsündüm ve onun bütün o "kral" hallerine ragmen, aslinda bilgeligin (ya da en azindan sagduyunun) kiyilarinda dolasan, durup düsünen bir kral olduguna karar verdim. Deniz onu yanitladiginda duyup, anlayip, "anliyorum" deyip, düsüncelere dalmazdi yoksa. Hosuma gitti böyle bir kral olusu.

Oglum  büyüsün de onunla beraber okuyalim yine :)