14 Mayıs 2016 Cumartesi

Ay, evet, yine sosyal medya analizi

Yine tekrara düsüyor olabilirim. Idare et beni.
Kendi kendime gelistirdigim sosyal medya  semboligimden bahsedecektim.
(Ay, evet, yine sosyal medya analizi)

Asagidaki sözcükleri burada, surada, özelde ve genelde yanlarinda belirtilen anlamlarda kullaniyorum:

Magara: Genellikle blog anlamina geliyor. Cünkü issizdir. Dag basidir. Anca yolunu bilen cikip gelir arada. Ama kapisi, kilidi yoktur. Kimin ziyaretine gelecegi belli olmaz. Yine de bir huzuru, bir sakinligi, bir güzelligi vardir. Kendi kendineymis gibi yüksek sesle konusabilme lüksü vardir. Kralin seni duydugundan habersiz "kral kizi benim olmali" diyebilirsin. Bazi bloglarin kapisinda kilit olur. O artik magara degil evdir. Oturma odasi sohbeti edilir orada.

Meydan: Facebook. Kalabalik. Herkes orada. Gezintide. Piyasada. Hal tavir ona göre. Ettigin lafi kimin duyacagindan emin degilsin. Kardesin duymaz, eloglu duyar. Haliyle cümlelerine yansiyor. Haliyle daha üstü kapa(k)li  konusuyorsun bir yandan. Öte yandan sesin bi yükseliyor, bi kendi kendine degil, bi sohbetdasina degil, bi meydana, bi kalabaliga hitabetme hali bulasiyor üstüne gitgide. Iste en gec o zaman bi magaraya cekilme zamani gelmis demektir.

Pazar: Bu da Facebook. Herkes aklini Facebook'a cikarmis, sonunda herkes yine kendininkini begenmis. Ben dahil. Bazilarimizin bi de üstüne pazara cikaracak kendi akli fikri, kendi cümleleri yok galiba. Habire begendigi bi baska akli, fikri, linki cikariyor pazara. Altina yorum olarak ne yazsan bos. FB bir tartisma alani degil, bi forum degil. Meydan orasi , pazar.  Mümkünse "begen"e bas, mümkün degilse sus. Ama sustugun gözden kacmaz, bunnu bil.

Sergi duvari: I ih, resim galerisi degil, sergi duvari. Gelen giden yapistiriyo. Spontan. Öyle kendi halinde bi havasi var. Böyle kalirsa... Instagram diyorum. Bi sey var böyle havasinda, dünya ahvali konusamiyorsun. Ille böyle renkli, civil civil, hos bi seyler dökülüyor ortaya. Gercekci mi? Degil. Olsun, iyi böyle. Böyle kalsin. Dünya-memleket ahvali konusma, pazarlama yapma, ortaligi bloga cevirme, uzun cümle kurma, didaktiklesme. Görsele odaklan. Yalniz öz görseline (=selfie) degil; o cok göze batiyor.
Bazen bana zor. Görselinden cok cümleleri olan  biri icin... zor aslinda Instagram.

Kapsül: Twitter. Bana göre degil. Cümlelerimi kapsülleyemiyorum.

Cangil: Pinterest. Medeniyet, meydan, pazar üstüne cok geldiginde söyle biraz oksijenlenmek icin. Civil civil, çılgın, sınır tanımaz, yaratıcı, neseli, ilham verici, kişisel. En güzeli yalniz degilsin ama kendi basinasin. Bi kol boyu mesafe var herkesle aranda. Isine bak. Cok konusma. Üret. Yarat. Ilham al. Ilham ver. O kadar.









2 yorum:

Hüsra dedi ki...

gecen bir arkadasim telefon etti, doktora tez hocam ( bitirmedgim bir tez vardi bir zamanlar) baska eyalete tasiniyormus, nereye gidiyor nerden ogrensem derken FB geldi aklima. aylarca girmesem yine de sifremi unutmuyorum cok ilginc. ben biraktigimdan bu yana cok degismis, ve ayni zamanda her sey ayni. herkes hala herkesin dogumgunu kutluyor, viyyyy... ama cok da politik olmus, kendi cok eski postlarima baktim, yani su andaki politik atmosferle onlari paylassam , viyyyy :) ( bianetten haberler geciyormusum, oyle boyle degil) .IG de apolitik durmak zorluyor biraz, etliye sutluye karismamak, an'a odaklan diye diye yakinda catliyacam valla, milletin birbirine neler söyleyebildiğini görünce bazen küçük dilimi yutuyorum ( geçenlerde yutmuştum keretayı, hala yok piyasada) neyse ki bir delete tusuna bakiyor her sey...blog olayını cok sevmezdım, Turkce takıp ettiğim sadece 1-2 blog vardı, ıngılızce homeschooling bloglarını takip ederdim, şimdi çoğu instagrama taşındı ama hala arada açıp okurum eski müdavimi olduklarımı. blog un en güzel yanı, yol gecen hanı olmamasıymıs. kapını çalan misafirler, gerçekten bilerek isteyerek geliyor, bu çok hoşuma gidiyor,, o yüzden blog tutmak benim için liste başı, halbuki ikinci plana atıyorum çoğu zaman ( neden, neden? bir email atacağım sana) . pinterest i çok seviyorum ama büyülü dünyalardan büyülenmeme noktasına gelmen gerekiyor. Bu konuda hiç tevazu göstermeyeceğim çünkü çok etkin ve etkili bir şekilde kullanmayı öğrettim kendime. mesela bir odamıza duvardan duvara kitaplık yapmak istemiştik, yüksek tavanlı bir oda, marangoz 7-9K arası bir şey istemişti, deli mi ne , ben para mı basıyom, aldım ordan İkea kütüphanesi, işimi gördü. ama duvardan duvara, yerden tavana içimde ukte kald :) bir gün pinterestteyken baktım bazı adamlar( ve kadınlar) bu işi closet sistemleriyle halletmişler, gözlerim faltaşı gibi açıldı, hayalim gerçek olacak ya, bülentttt çabuk gelllll , diye bir çığlık atışım vardı sorma yani. yaptık oldu, hemide bütün sistem 600 dolara maloldu, yine az değil ama ev okulu kitaplarının hepsi bir araya toplandı, çok işlevsel oldu, emeğine de parasına da değdi. bir de alternatif ev diye bir dosya açtım pinterestte, köy evi hayalleri kurduruyor bana, sadee, basit, ( senin eski blogun ismi gibi oldu), bir de dolapsız, raflı, anane usulu mutfaklar var ki, yaw diyorum ne cahilmişiz, sistem bize geçirmiş de geçirmiş, mutfak pekela böyle basit olabiliyormuş... velhasıl yeni ev için mutfak bütçemi 2000 lira olarak ayırdım, belki tezgah ve beyaz eşya dedikleri nanikler biraz tutar :) ay ne yazdım gecenin bir körü, yazım gelmiş idare ediver... ha twitter ı soruyorsan, o işe hiç girmedim bacım :)

hindiba dedi ki...

beklerim e-maili :) bu arada bu yorumlarini g-mail arkalarda bir yere atmis, hepsini toplu olarak simdi farkettim, hem üzüldüm gerci ama hem de güzel oldu hepsini toplu toplu okumasi :)