11 Mayıs 2016 Çarşamba

Tel İlan'dan Hikayeler



Geschichten aus Tel Ilan
Amos Oz, Suhrkamp, 2009

Yine bir Amos Oz kitabi...
Yine Israil'deyiz.
Bu kez yüz yil kadar önce kurulmus, tasrada bir köyde...

Gercekte var olmayan bu köyün sakinlerini anlatiyor bize Amos Oz. Üzüm baglari ve meyveliklerle cevrili, artik tarimdan cok haftasonu gezginlerinden gecinen, geceleri cevre daglarda cakallarin uludugu, "herkesin herkesi tanidigi ama hic kimsenin kendini tanimadigi" bir köy burasi.

Rahat okunan, akici bir kitap "Geschichten aus Tel Ilan". Evde, bir kis günü koltuga kivrilip kahve esliginde, yolda, yolculukta, sahilde, cayirda cimende...:) Her yerde hayal edebiliyorum. Her yerde okunur. Bugüne dek okudugum Oz kitaplari arasinda kendisini Suddenly in the Depths of the Forest ile Der Dritte Zustand arasinda bir yere yerlestiriyorum. Verse auf Leben und Tod hala sonuncu sirada.

Her kitabinda oldugu gibi malum konuya da kiyisindan dokunuyor yazar. Örnegin köyün okulunda edebiyat ögretmenligi yapan dul Rachel'in yasli ve her seye öfkeli babasiyla, yanlarinda calisan Arap üniversite ögrencisi Adel arasindaki su diyalogda:

Bir ögrenci ha? Ne tür bir ögrencisin sen bakalim?
Adel sakince yanit verdi: Ruh bilimleri ögrencisi
Pessach Kedem dedi ki: Ruh bilimleri. Ama ne türden bir ruh? Cilgin bir ruh mu? Kötü bir ruh mu? Bir hayalet mi? Eger dedigin gibi ruhbilimleri okuyan bir ögrenciysen, kusura bakma ama, neden üniversitede degil de buradasin?
Okula kisa bir süre ara verdim.
Sizin hakkinizda bir kitap yazmaya calisiyorum.
Bizim hakkimizda mi?
Sizin hakkinizda ve bizim hakkimizda. Bir karsilastirma.
Bir karsilastirma. Ne tür bir karsilastirma? Bunda karsilastiracak ne var ki? Bizim soyguncular ve sizin de soyulanlar oldugunuzu kanitlamak icin bir karsilastirma mi? Bizim cirkin yüzümüzü göstermek icin mi? 
Yüzünüz o kadar da cirkin degil. Daha cok mutsuz.
Peki ya sizin yüzünüz? O da mutsuz degil mi? Sizin yüzünüz güzel mi? Kusursuz mu? Kutsal, saf ve temiz olanin yüzü mü?
Bizimki de mutsuz bir yüz.
Yani sizinle bizim aramizda hicbir fark yok mu? Eger öyleyse ne diye oturup bir karsilastirma yaziyorsun?
Aslinda kücük bir fark var.
Ne tür bir fark?
Adel özenle ütüledigi gömlegi katladi ve yatagin üzerine koydu, ütü masasinin üzerine baska bir gömlegi yaydi, ütülemeye baslamadan önce üzerine biraz su püskürttü. 
Bizim mutsuzlugumuz bizim yüzümüzden ve sizin yüzünüzden. Ama sizin mutsuzlugunuz ruhtan geliyor.
Ruhtan mi?
Ya da kalbinizden. Söylemesi zor. Mutsuzluk sizden geliyor. Icinizdeki en derin bir yerden.  

Kitapta anlatilan hikayelerin bir ortak özelligi de bir sonuca varmamasi, ilginc gelismelerin keskin bir sekilde kesintiye ugramasi. Yazarin diger kitaplarinda oldugu gibi bütün bu anlatilanlarin bir alegori oldugu ve arka planda baska bir sey söylemeye calistigi hissi yaratiyor.

Adel ve Pessach Kedem her gece evin altinda bir kazi yapildigini düsündüren sesler duyarken Rachel'in bunu duymamasi ve onlara inanmamasi ne anlama geliyor?

Köyün emlakcisinin o tuhaf labirent gibi evin karanlik, nemli bodrum katinda, evin eski sahibi ünlü yazarin kendisini neredeyse bastan cikarmis kizi tarafindan kilitlenip tek basina birakilmasi ne anlama geliyor?

Abraham ve Dafna Katz ciftinin ogullarinin kendisini anne babasinin yataginin altinda öldürmesi ve anne-babanin bundan habersizligi ne anlama geliyor?

Köyün doktoru Gili Steiner'in yegeniyle olan o tuhaf, gelgitli iliskisi ne anlama geliyor?

Yoksa bu anlattiklarim yavastan spoiler'e mi giriyor? :)

Kitabin en kisa zamanda Türkce'ye de cevrilmesi dilegimi iletip susayim ben öyleyse :)

Hiç yorum yok: