1 Ocak 2016 Cuma
Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk
Der Junge, der wie ein Hund gehalten wurde, Türkce'de bilinen adiyla Köpek Gibi Büyütülmüs Cocuk veya Ingilizce orijinal adiyla The Boy Who Raised as a Dog, cocuk psikiyatristi Bruce D. Perry tarafindan 2006 yilinda yazilmis. Perry'nin uzmanlik konusu her türden cocukluk dönemi travmalari ve bunun cocuk psikolojisine ve beynine etkileri. Son 20-30 yilin nörobilim bulgularina dayanarak beynin plastisitesinin travma gecirmis cocuklarda nasil bir dezavantaj haline dönüsebildigini cok carpici örneklerle anlatiyor.
Kitap cok hassas bünyelere göre degil. Iki yerde agladim. Bir cok hikayede insanlarin (yetiskinlerin) nasil bu kadar... yani bu kadar.... hani gercekten bu kadar...... olabildigine sastim. Yaklasik 15-20 yildir bilincli bir secimle korku gerilim romani okumam , o türden filmler seyretmem. Bu kitapta kendimi bir Stephen King kitabinda hissettim yer yer. Hayir o tuhaf Texas kasabalari degil, hayir acayip mezhepler ve onlarin takipcileri degil, hayir zavali cocugu köpek gibi büyütmeye karar veren yasli adam degil, hayir Amerikan devletinin cocuk korumadan sorumlu birimleri degil, hayir Leon ve ailesi degil sadece; bütün dünya, bütün sistem cildirmis gibi geldi bana. Hikayelerin hemen hepsinde travma gecirmis cocuktan daha önce travmalanmis en az bir kac yetiskin veya ergen vardi. Sanki her "suclu", daha önceki bir baska olayin "kurban"iydi. Vakalarin bir kacinda ekonomik sistemin ve ona bagli olarak olarak sosyal örüntünün cöküsünün nasil da olaya sebep oldugu acik net görülebiliyordu. Ama hemen her vakada bu sosyal ve ekonomik cildirmanin bütün bu travma hikayelerinin geri plan resmi oldugu tahmin edilebiliyordu. Bütün sistem cildirmis derken öylesine demiyorum. Bütün bu travma hikayelerinin aslinda travmalanmis bütün bir toplumun/sistemin hikayesi oldugunu düsünüyorum.
Köpek gibi büyütülmüs cocuk kitabin en dokunakli hikayesi degildi bence. O cocuk belki de köpeklerle beraber büyümenin sansini yasadi ama köpek gibi büyütülmüs cocuklarin hikayesi iyi satar ;) En dokunakli hikaye bence annesinin dört yasindaki abisiyle her gün parklara ve müzelere gittigi cocugun hikayesiydi. En endise verici hikaye de oydu bence. Her gün ne hikayelerin yanindan geciyor olabilecegimizi düsündüren hikaye oydu cünkü. Bir sosyopat olmaya kac adim mesafede durdugumuzu sorgulayan hikaye de oydu.
Perry her vakada bize insan beyninin nasil sekil aldigini, özellikle negatif deneyimlere karsi nasil tepki verdigini ve bu tepkilerin uzun vadedeki sonuclarini oldukca anlasilir bir dille anlatiyor. Kitap beynimizin nasil calistigini daha iyi anlayabilmemiz icin en uc örneklerin verildigi bir vakalar listesi gibi. Bir iki yil önce Einstein'in bakis acisindan icinde yasadigimiz evreni anlatan bir kitap okumustum. Hemen her bölümde sözkonusu fiziksel fenomeni daha iyi anlayabilmek icin bir karadeligin kiyisindaki bir uzay gemisinde oldugumuzu hayal ediyorduk. Cünkü günlük yasamda göze görünür olmayan etkiler kara deligin kiyisinda birden gözlenir ve anlasilir oluyordu. Perry'nin travma öyküleri cocuk psikolojisi ve insan beyninin bu türden kara delikleri iste...
Cocukluk dönemi psikolojik "rahatsizliklari"na ve davranis "bozukluklari"na nörobilim yaklasimiyla aciklama getiren bu okudugum ücüncü kitap. Digerleri "Disconnected Kids" ve "The Whole Brain Child" idi. Sanirim kendimizi ve cocuklari anlamak icin daha coook nörobilimsel kitap okuyacagiz. Sanirim bir gün bütün analar nörobilim okuyacak :) Saka bir yana, sadece ebeveynler degil, ögretmenler, doktorlar, amcalar, dayilar, teyzeler, halalar ... , bazi insanlari anlamakta güclük cektigini düsünenler , kendisi de bir vakitler (travmalisindan ya da travmasizindan) cocuk olmus olanlar, yani herkes okusa iyi olacak bir kitap. Cünkü bütün bu yalnizlasip giden toplumlarin icinde dahi, bir iliskiler aginin icinde yasiyoruz ve komsunun cocugu yarin bir yetiskin olarak otobanda sollandiginda sapitmazsa, bu belki de bugün sokakta rastladigimizda basini sevgiyle oksadigimiz icindir. Baska hicbir sebeple olmasa da kelebek etkisine ve büyük aileye övgü olarak da okunabilir. Önerenler sagolsun.
Dipnot: Yine de nöroplastisitenin gücüne ve avantajina inanmak istiyorum. Bir de Mama P. gözümden kacmadi. Nörobilimin dedigi herseyi bütün bunlari okumadan icgüdüsel olarak bilen kadin. Belki de her sey iyi olacak. Biz gercekten istersek. Ve seversek.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
Yeni yılınız kutlu olsun
Benide en çok o jikaye etkiledi ve önüme çıkan herkese anlatıyor tepkilerini ölçmeye çalışıyorum. İnsan olmak çok zor. "İnsan" olmak çok zor.
Öyle pandufcum... Ne tepkiler aliyorsun peki?
Bugünlerde Gabor Mate okuyorum ben de. Aklıma sık sık geldin. Nesilden nesile aktarılan ve hatta biriken travmalar, bağımlıklar, yalnızlık, terk edilmişlik, mükemmeliyetçilik... Beyin, hormonlar, beden... Of da of...
himm, bu konu ilginc, bakayim bu kitaba vakit bulursam...
gabor mate ı ben sana daha önce emaille yazmıştım, hatırladın mı? işin garibi bugün yine elimde o kitap var.
bu kitaptan sonra ( köpek gibi...) lizard beyninde takılı kaldım, bir adım dahi ilerleyemiyorum. geçen gün Almila Bera ya bir masal anlatıyordu, bu masalı Almila ya çok küçükken anlatıyordum, çok küçükken, 2 yaş öncesi. O anlatırken nasıl irkildim, tonlamalar, kelimeler, hepsi aynı. ve deli gibi ağladım o gün.
neler kazıdık, kazıyoruz o lizard beyinlerine, ya bizimkilere neler kazındı? bazen avazım çıktığı kadar bağırasım geliyor.
dedim ya kertenkele de takılı kaldım...
Hüsra bazen kitap önerileri üstü üste geliyor, eger ben not almamissam unutabiliyorum. Ama Sanem ve sen birlikte önerince cok cok güvenir ve artik bi daha unutmam :) Bakalim bulabilecek miyim? Sürüngen beynini Dr. Mellilo diye birinin kitabinda okudugumdan beri ben de cok düsünüyorum. Bize ne izler kazindi, biz ne izler kazidik?... Evet, bazen neden böyle ve baska türlü degilim diye düsünürken , ve neden oglumun da bazen böyle olup, baska türlü olmayisi üzerine düsünürken sarsiliyorum. Ama belki de kertenkeleye degil beynin plasticity'sine takilmaliyiz. Ümit-varim :)
Yorum Gönder